05-27-2018, 10:12 AM
Marifetullah (Allahdan inen ilm) Nedir?
(Kar©glanin 3 Temmuz 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
E lâ ya’lemu men halak, ve huvel latîful habîr.
Meali :
Yaratan (yarattığını) bilmez mi? Ve O herşeyi en incesine kadar bilip haberdar olandir.
Sadakallahul Aziym Mülk Suresi 14. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
innallâhe ya’lemu gaybes semâvâti vel ard(ardı), vallâhu basîrun bimâ ta’melûn.
Meali :
Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Ve Allah yaptıklarınızı görendir.
(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 18. Ayet )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve alleme âdemel esmâe kullehâ......
Meali :
Ve (Allah), Âdem’e, (Allah’ın) isimlerinin hepsini (bu isimlerdeki hikmetleri) öğretti.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 31. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
علماء أمتي كأنبياء بني إسرائيل”
ümmetimin alimleri beni israil peygamberleri gibidir.
( Hadis-i Şerif )
(bk. Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
“Âlimler peygamberlerin varisleridir.”
( Hadis-i Şerif, Buharî)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Biz ilk defa tasavvuf yoluna girip, dil srounu yüzünden, ilk girdgimiz tarik yerine, yakinimiza gelen Tarikati Nakşibandi Dergahinda, Tevbe alip, seyri ilallah yolculugumuzda, seyri sülükümüze başladigimizda, bir rüya gördük. megerse yolun başinda sonu gösterilirmiş bu yolda. Hani cocuga hamile kaldigini ögrenen kadina, dogum yapacagi ay termin verilirya, yani dah baştan, sona atif yapilir ya, hedefe belirlenir ya, işde öyle bir rüya ile rüyalandik, ve sadik bir rüya gördük Rüyamiz şöyle idi : Tarikatin büyüklerinden yarbaay Mehmet ILDIRAR rahmetli, o zamanlar almanya Dortmund da vekil, ve sohbet veriyor, ve biz bunu duyduk, kasetlerden sohbetlerinide duyuyoz, ve fakat daha görmedik onu. ve rüyamda ben onun dergahina gitmişim, ve dergah yüksek katlari olan bir bina, ve cami imiş, ve kapidan girecegim, burada bulundugum yerdeki tekkenin vekli olan diger mehmet hoca kapida belirdi. ve kapida iki tane genc. ellerinde tepsi tutuyorlar, ve tepsilerine birer tepsi anahtar var, ve mehmet hoca bir tepsiden bir hapaz aldi, ve sonra bende, bana uzatilan tepsiden aldim, iki cebimi doldurdum, ve mehmet hoca bana yaklaşdi, ve beni kandirmaya calişiyor diyorki " sen zaten o anahtarlari en sonunda, bana geri teslim etcen, almada bana ver diyor, ben şöyle bir hayiflandim ve hadi ordan dercesini yoluma devam edip, ahahtarlarimi vermedim ona , cünkü bana ikram edilen benim ve benim ehlim için, sana ikram edilen senin için degilmi, ve vermedim ,ve katlari cikmaya başladim. her katin merdiven başinda, sofiler kapiyi acip beni karşiladilar, ve bana dedilerki , geri dönüşde, gördügün ve ögrendiklerini bizede anlat ve sohbet et olurmu dediler.
bende tamam diye cevap verip, bir kat, bir kat daha cikdim, ve dördüncü katta Yarbay Mehmet hoca varmiş, siyah sakalli kcük boylu, kapidan girince, orda otururoydu, ve sohbet ediyormuş, ve tam ben girdim, ve benden bahsedip, bir cümle konuşdu, ve o cümle ise, bana ait olan bir cümle idi. hani matrix "var sager" kadina gidince, ona gelecegi hakkinda konuşan kadin, onun için elzem olcak, son cümleyi söylüyor ve gönderiyorya, işde onun yanindan cikinca ise, onun söyledigini matrix yani neo morpheusa ve trinitiye söylemeye kalkiyor ,ve fakat morpheus diyorki "onun sana söyledigi, senin için, biza anatma" diyor anlatmak zorunda degilsin diyor ya yani, işde o son cümle ile yolculuk bizdede böyle başladi, ve onun söyledgi cümle bizi bir kader yolculuguna dogru yönellti. aradan aylar yillar gecdi ve biz her hafta, yada iki haftada bir, bu yolculukda keşfen ve ilmen bildiklerikmizi ögrendiklerimizi sizlere, vaaz ve sohbet olarak o kapida bekleyipde, dönüşde bizede anlat diyenlere uyup anlatiyordum ki, taaaki birkac mendeburun, bizi buna ehil ve mehel görmeyipde, akan suyumuzu kesmeye kalkasiya kadar, ve ilim, bu yolculukda allahdan gelir, allah a gider. nitekim Allah Hz Adem e rahman nedir? rahim nedir? rezzak nedir? ..... en ince tafsiline kadar ögretti ki ,dünya bunlar ile nasil mamur edilip nasil yaşam sürecegini ögrendi . ve sonra dünyaya indirildi, yani insan önce bir meslegi ilmen ögrenir, sonra praktik olarak uygular. işde Hz Ademe de insanlik ilmi, ve Allah bilgisi (esma bilgisi) ögretildi ki, o isimler ile mesala bagda capa capmlamak nedir? ne işe yarar, o bildi ve ögrendiki, üzüm denen omaca agacini budayip timar etmek, ve altinida yabani otlardan capa edip ayiklamak ve birde kökünün etrafina cukur kazarak, yagmur yaginca suyun kökünde toplanmasini saglamak ve biraz onun etrafinda su eylensin akip gitmesini ve omaca kuruyp ölmesin, bunlarin onun için oldugunu bilmek, bir ilim, bunu ilk yapan, nasil bilcek SIFIR dünya, bir bildiren olmali ki, bilsin, ve adem eyine rahman yani babalik nedir ögretildi ki, Havva ile birleşip cocuk yapinca, ona rahmanlik ilmi verildi , sonra rablik nedir, yani terbiyet eden, ve evlatlarini terbiyet etme görevi, dünyada Allah in vekili olarak O na verildi, yani rabbi mürebiyesi terbiyet edicisi olmak, yine havva rahim ve mürebbiye,..... hakeza hakeza, yani işde dünyada kainatta yaşayabilmek , işde allahin esmasinda gizli, ve isimler işde, herbir esma, bir ilme münhasir, ve Allah esmasini, kime ne kadar ögrettiyse, o kadar alim olur, bizde seyri sülük yolculugumuzda, marifetullah ilmi , yani Allahi bilme ilminde, Allah in bize bildirdkiklerini sizlerle her hafta paylaşip, sizlerede aktaririrken, birden kesilme oldu, cünkü altin(Gold), kömür gibi cok olsaydi, altinin degeri olmazdi degilmi, altin az ve öz, ve degerli işlerde kullaniliyor ki, o yüzden pahali degilmi? işde bizim de yolumuzu kesen haramiler, birde cooook ca sahte mehdiler, ve sahte vaizler, hocalar yüzünden, heryer kendini hoca sanan, alim sanan kimseler yüzünden, altin sanki, kömür kadar cokmuş gibi oldu, ve biz cekildikki , sahte altinlar ile gercek altin belli olsun, ve biz cekilince suyu kurumuş nehire döndünüz degilmi, eger bu gidişimiz kar etmezse, bir uzun daha giderizki, elegin üstünde, ari diriler kalsin, ve sahteler ayrilip elenip yok olsun diye, yoksa kim gercek kimde sahte ayirt edilmez oldu.
Marifetullah ne demekdir : ona gelince arafe bilmek demek marifet ise, aynen kiyas ile, fetaha acmak, miftah anahtar, yani o zaman, arefe bilmek, mearif bildiren demek, mearifet ise , hani bizde bi deyim vardir : "yaptigini marifet sanma" denir ya, yani yani bildigini yapan demek, ögrendigini uygulayan demek, yani marfietullah, ise Allahdan ögrendigini uygulayan, yani rahman nedir, en tafsilati ile bilince, rahman oluvermek, yine rahim nedir rezzak nedir, dokdor hakim veya şafi ve sifa nedir bilince, şifa verivevermek demek gibi .Allah ve esma bilgisini tatbikata gecirmek demek dir marifetullah, yani senin bildikleerin marifet degil, senin bildiklerinden bir cikarima gidipde yaptigina marifet denilir.
Ve herşey, O’ ndan cikip, geri O’na dönücüdür
Ceşmede akan su ceşmenin degildir, yine nehirde akan su nehirin degildir, akar gecer, su kesilince ne nehir ne ceşme akamaz, ilim ise Allahdandir, yani yagmur yagar kücük irmaklar oluşur, irmaklar caylara akar, sonra caylar büyük irmak olur, kizilirmek yeşilirmak gibi, yine irmaklarda bu sefer nehirlere akar, daha büyük olur, nehirler ise göllere yada denizlere akar, denizler ise okyanuslara akar, yani insandaki damar sistemi gibi, ve en son okyanusda toplanan su da üstünden bir miktar buhar olur, ve gider dag başlarinda, cayirlarda, ovalarda tekrar yagmur olur, yani ilimda böyledir Allah dan cikar ve tekrar Allah a geri döner, yani elektrikdede genel kural giden geri döner, iki fazli elektrik, ve dört fazli üc giden bir geri dönen elekrtrik, yani kalpden cikan kanda, bir giden bir geri dönen, yani Allahdan gelen Allah a geri döner.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.
Meali :
İşte O, Sübhan’dır. Herşeyin melekûtu (mülkü ve hükümdarlığı) O’nun elindedir. Ve herşey, O’ ndan cikip, geri O’na dönücüdür.
Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 83. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ vel âhırati, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn
Meali :
“Rabbim bana mülk verdin. Ve olayların (sözlerin, rüyaların) tevîlini (yorumunu) bana öğrettin. Semaları ve yeryüzünü yaratan, Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin (dostumsun). Beni müslüman (Allah’a teslim-i küllî ile teslim olan) olarak vefat ettir ve beni salihler arasına kat.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 101. ayet
peki bu ayet bana da birşeyler demiyormu, rüya ila başladigimiz seyri sülük yolunda, sonra keşfen bildiklerimizi hayata gecirmek, olaylari yorumlamakla ben yine zararin neresinden dönersen kardir olayi ile, olaylari yorumlamak, banada verilmedimi haaaa! ,ve ben bunlari sizelere anlatmak ile sorumlu olan ben, bildigimi size anlattimsa sucmu işledim, sizlerde nasiplenesiniz istedimse sucmuydu bu, be cahil ahmak adamlar, neydi sucumki beni yalancilikla sahtekarlikla sucladiniz.
Neydi o Zararın Neresinden Dönersen Kardır
Bizim mülime nefis makamina cikip ilk ilk hafif hafif ilhamlandigimiz zaman :
1994 veya 1995 Seneleri olcak Avusturya nin Gmund ili Schrems Belediyesinde oturuyorum. Waidhofende yaklasik 20-22km uzakta bir firmaya iş başvurusu ıçın yola çıktım arabayla iki kilometre gittim icimden bir ses Zararın Neresinden Dönersen Kardır diyor bende düşündüm zaten yola ciktik yolunda bir kismini gittik bunun eger benzinden tasarufu olcaksa zaten benzin gitti kar neresinde diye yola devam ettim.
sonra waidhofen kavşagina geldim yine ayni ses Zararın Neresinden Dönersen Kardır diyor dedim artik yolu yariladik bunun karımı kaldı ben gidende iş başvurusu yapan dedim yola devam ettim. sonra waidhofene vardim şehirin icinde Mondo marketi var girende semel cöregi alan diye karşısına parkettim park levhasina dikkat etmemişim girdim 5 dakkada semmel cöregi aldim ciktim arabanin camina polis 300 schling ceza yazmiş ceza kagidini bırakmış gitmiş. kafa DANK DANK etti haaaaaa
Zararın Neresinden Dönersen Kardır ne demek anlayiverdim amma bize gelen o ilhama dikkat etmedik zarar ettik. sonra gittim iş başvurusunu yaptim he hüm dediler aldilar başvurumu ne aradilar ne sordular velhasil kelam rabbim melekeleri ile bize ilham etti Zararın Neresinden Dönersen Kardır buyurdu amma biz daha o zamanlar toy bir delikanlıyız kaala almadık ve sonunda 300 schling zarara ugrayanlar olduk velhasil siz siz olun eger şeriata aykiri olmayan bir ilham size gelirse ve derseki Zararın Neresinden Dönersen Kardır hemen orada yoldan dönün evet Zararın Neresinden Dönersen Kardır .
Karoglan Raşit Tunca 1994 veya 1995 senesi Avusturya Waidhofen Thaya Hatırası
Nakşi büyükleri " yolumuz sohbet Yolu " demişler bizim yolumuzda bir zikir birde sohbet yolu, bakarak erdirecek kadarda olduk, bir turuncu renge evi boyadik turuncu rek moda oldu, bir sakal birakdikki, şükür bakan sakal birakdi, biz üzüm gibi bize bakincada, muhammed gibi erdiririz Allahin izini ile amma yolumuz hemde sohbet ve zikir yoludur, yine mehdi oturuşunu duruşunu alfa hareketini ögrettik, bizden gören duyan herkes yapar oldu, amma yolumuz sadece üzüm yolu degil, birde konuşma kelam etme, vaaaz nasihat etme yolu, nasihat eden lokman yoludur, isa gibi Lokman gibi yine şifa verme yolu, yine meshetme yolu, mesih kuvvetini verme alma yolu, yine rahman rahim yolu, yine rezzak yolu, yine ilmi ile amil olma yolu, ilmel yakin, aynel yakin, hakkal yakin bilgiyi bilme yolu.......... yine yeni keşfettigim bir ilim, mesala Allahin bir ismide "mümittir" öldüren Allah demekdir, peki size hic duymadiginiz bir ilim ögreten, bakin Allah bize mümit olmasini nasil ögretir, derki kuranda :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fe salli li rabbike venhar.
Meali :
O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
Sadakallahul Aziym KEVSER Suresi 2. ayet
Yani Allah bize bu ayet ile "mümüt olan Allahlik" sifatinida giymemizi ögretiyor, yani can alma görevini veriyor, yani azraillik görevini veriyor, yani mümit Allah. Peygamber kendi kurbanini, kendi keserdi degilmi yani, ve azraile denecekki haydi kendi ceninida kendin al bis üst boyut yani, ve denirki Bektaş veli öldügünde yine kendisi geri geldigi ve kendini yüdügü ve kefenledigi ve gömdügü söyleniyor, yani bir başka hikmet, başka bir rahman olan Allah isiminde yolculuk yani, nedir o isim peki bilirmisniz yani gelcekden gelen adam Arnoldun son teminator filmi gibi isa gibi mehdi gibi geelceken veya gecmişden gelen adam gibi yani "ya evvelu ya ahiru ya zahiru ya batini" bu kimin tarikatinin zikri peki, raşidi tarikatinin zikiri degilmi, hangi hikmet varmiş bunda peki anladikmi, gelecekden gecmişe gecmişden gelecege yolculuk, evvel allah, ahir allah sifatini giymek ve tarikimize avdet eden kimselerde olacak marifet, dogacak marifet için, yani bektaşide oldugu gibi, hz Alide oldugu gibi.
Bir kısım Kureyşli, Medine’deki yahudi bilginlerine müracaat ederek, onlardan Hz. Peygamber’e sormak üzere zor sorular hazırlamalarını istediler. Onlar da üç soru hazırlayıp şöyle dediler:
Bu üç soruyu cevaplarsa bilin ki, Allah’ın peygamberidir.
Üç soru şunlardı: Ashab-ı Kehf, Zü’l-Karneyn’in kıssası ve Ruh’un mahiyeti.
Hz. Peygamber’e sorular sorulunca şöyle dedi:
Size yarın cevap vereyim.
Bunu derken; “İnşallah” (Allah dilerse) demeyi unutmuşlardı. Bu sebeple Allah hem ümmete ders olsun diye, hem de belaların en büyüklerinden olan iftira ile Habibini denemek için 15 gün kadar hiç vahiy göndermedi.
Bu müddet zarfında müşrikler, olmadık iftiralar uydurdular. Daha sonra inen ayetler, soruları mükemmel bir şekilde cevaplamasına rağmen, müşrikler inatlarından dolayı yine hakka sırt çevirdiler. İnananlar ise, bu üç sorunun cevabıyla mutmain oldukları gibi; bir şeyi yapacağını vaad ederken “İnşallah” demeyi ihmal etmemeyi de prensip edinmiş oldular.
ve bizde (Kar©glanin 30 Nisan 2017 Vaazi) indan sonrataaaki bugüne kadar yeni vaaz etmedik ve bunun sebebini yazdik. ve ne iftirlar kaldi, ne hakeretler, ne yalanciliklar, işden cikarmalar falan filen, yani ne oldu peki, sonuc ne, kim yalanci kim essahci belli oldumu şimdi, allah burda kimi sinadi, sizimi? benimi? yoksa hepimizimi?
yine zikirmizde biz muhyi ile birlikte mümitu okuruzki yani muhyi ismi ise kuranda rum surersinde geciyor ve Rabbimizi buyuruyorki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَانظُرْ إِلَى آثَارِ رَحْمَتِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ ذَلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Fanzur ilâ âsâri rahmetillâhi keyfe yuhyil arda ba’de mevtihâ, inne zâlike le muhyîl mevtâ, ve huve alâ kulli şey’in kadîr.
Meali :
Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Sadakallahul Aziym RUM Suresi 50. ayet
Yani Allahin diriltme yöntemlerinde birisini yeryüzüne yaymiş, ve ölü gibi olan yeryüzünü kişdan sonra, bahar ile canlandiriyor, ve kuranda bunu misal veriyor, yani hayata gecme yollarindan birisi bitki olarak dogmak, yani muhyi isminii bize giydirmek için diyorki hayat veren Allah olun, nasil peki? tohum ekin dikin bitirin yetiştirin yani muhyi sifatinida giyin o yüzden muhammed dedi " kiyameti kopuyorda görseniz, elinizdeki hurma cekirdegini dikiniz" ve ondan sonra o bitkiyi mesela onu bir hayvanin bir insanin yedigi lokma olmak, yine insanda canina devam etmek, yani işde haşr meselesi ve mesela
birine hirsizlik iftirasi atan birinin, yeni hayatinda canlandiginda, attgi iftira yüzünden, Tilki olarak dogup, bir ömür boyu, her lokmasinai calmak zorunda kalabilir, degilmi, dedik ki dünyada mal para pul ömür ömür diye koşturan birisini, Allah, bir kargaolrak haşredip , o karga olup beşyüz sene kirinti bir lokmaya muhtac da kalabilir, yani karga olmak nimetmi, cezami yoksa, yine tilki olmak nimetmi cezami.
ve bir kadin soruyor gögüslerinin kücük olmasinda şikayetci, bizde dedikki iki sebeb sana icdigin su annenin icdigi su, bir ph si zengin, ve fakat fazla olursa insani yakar, mideyi ve barsaklari yakar, yani tam zengin oraninda insana zarar vermeyen oranda hidroijenden zengin maden suyu senin derdinin caresi, birde senin öneceki cibilliyatin süt icmeyen varliklardan idiyse yani memeli hayvanlardan degil idiyse, mesela eger kelebek idiysen sen, insan oilunca elbet gögüslerin tahta gi olur amma insanlara faydali bir inek, veya koyun veya hakeze etinden sütünden faydali bir insan olursan, yani kazanacagin yeni haşrolacagin cibilliyat bir inek geyik yada keci koyun olabilir, o zaman senin insan olacagin halinde de yine sütlü hayvan sifati taşiyanlarin oldugu gibi iri gögüslü olursunm yani herşey insanlgini nasil kullandigin ona bakar. insanlara dogaya hayvanlara faydali verimli bir cibilliyat, kuranda 286 ayet yer kaplayan verimli golden halime bir inek oluverir ve hatta öyleki terside gübreside faydali, kime bitkilere, hatta etinden sütünden faydali, kime insanlara ve hayvanlara, kendi bizagisi veya ona emzirilen bizagi sütünü icer degilmi, fayda görür, yine bizler peynir ederiz yogurt kaymak süt yani...... faydali olki iri sexy gögüslü bir bayan olabilesin degilmi, yine faydali ve cesur er olki daşşakli dana olabilesin.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve alleme âdemel esmâe kullehâ summe aradahum alel melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn. Kâlû subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm.
Meali :
Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.
Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Bizim için "beni veya seni veya benligi nefsi" Bilmekden daha üstün başka ilim yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.
Bu ayet gösteriyorki peygamberimizin hadisi olan
“Nefsini bilen yani Kendini bilen Rabbini bilir.” bu ayetin tafsilatidir.
Hamd yani "elhamdü" Tefsiri
Verdigiinede vermediginede teşekkür edebilmek, yani neden her gün 5 vakit, haftanin yedi günü, senenin 365 günü elhamdü okuruz, cünkü verdigine şükür teşekkür tamam amma vermedigine niye teşekkür derseniz yani, öyle haller vardirki hani insan "istedim vermedi, ve, ya vermiş olsaydiu şimdi halim nice olurdu dedirtcek haller vardir, hani mustafa hoca anlatir yani bir adam ucakla yolculk etcekdir, fakat yolda kaza yapar, ucaga binemez, ve o an kizar sinirlenir falan ve fakat az sonrda radyoda bir haber duyar, onun binecegi ucak düşmüş kurtulan olmamamiş, bu sefer ya bende binmiş olsaydsim halim nice olurdu, yine tefekkürü büyült,yarin ruzi mahşerde hesap kurulmuş ve o ucakdan düşüp ölenler sualsiz cennete girme izni almiş, bu ucagi kacirdi, bircok zaman yaşadi, bircok günah işlledi , cehheneme gitmeden cenneti görmeyecek. eyvah keşke o ucakda olsaydi diye dua etmezmi bu seferde diye anlatiyordu, bu mesele ile ilgili bizim yaşadigimiz canli olay ve bizathi müşahede edip olayin tevilini yordugumuz olay ise
Eger Bir işinde önüne bir engel ciktiysa vazgec o işden bilki o senin için hayirli degil
1999 senesinde Avusturyada Bir bucuk senelik kazancimi tasarruf ettim yaklasik 200 bin schling birikti
bir sene gecince zekatini türkiyeye yolladim bunu enişteme söyleyince
1999 sene sonunda izinimizi türkiyede gecirelim birlikte gidelim dedi hem dedi parani ilhlasa yada kombasana yatirda dedi sen zekatini veriyorsun bari zakatini kendi karindan kazansin dedi.
benim aklimdan fikrimden gecen birşey degildi aklima soktu neyse zaman geldi türkiyeye gittik türkiyedeen dönmeden önce memleketimiz afyonda dini finans kurumlarindan kuveyt türke gittim sordum danisdim iyi kar veriyor amma düsündüm buraya yatirisam dedim bunlar türkiyeden kacar filan ederse para gider dedim ihlasa gidelim oraya yatiralim dedim kuveyt turke yatirmadan cikdim.ordan ciktik arabaya bindik ihlasa finansa dogru gidiyoruz ardimiza bir araba takildi kavşakdan orucoglu alişveriş merkezinin önüne gelince lamba kirmizi yanip sönmeye başladi bizim bildigimiz buranin kurallarinda kirmizi yanip söndümü durusun daha dogurusu kirmizda durulur . o ardima takilan araba ben durunca düdük caldi bana el kol hareketi etmeye başladi bende kiszdim cektim arabayi saga indim gel lan buraya dedim sen kime el kol hareketi yapiyon haa bu seferde eline bir telsiz cikardi ben dedi sivil polisim sen neye duruyorsun biz senin arabaya carpsak nasil ödeycez bunun parasini arabam yeni araba üc yasinda sonra dedi bana ver bakan pasaportunu aliverende buralarda hava atmayin senin pasaportunu yakiverende gör gününü dedi başladik bagirişmaya ulan kimligini cikar falan filan derken orada otobüs duragindan bir adam geldi ben dedi avukatin dedi sen ne bagiryorsun bu adama dedi hem suclu hem güclüsün dedi ne pasaportu vercek bu adam dedi varsa bir sorun gel gidelim ben avukatim dedi onu duyunca sahtekar belki polis belki degil hadi git dedi bir daha dikkat et dedi allah bir hizir yolladi işimizi düzeltdi fakat yani ihlasa gitcez kapanmasina yarim saat kaldi engel cikmasina ragmen ordan kurtulunca arayip ihlas finansin yerini bulduk girdik iceri sanki onlar peygamberimiş gibi inanip hic şüphe etmeden parayi yatirdik. izin bitti türkiyeden geldik bir sen gecti ikinci senenin yarsinda dediler ihlas finansa el konuldu bizim para kitlendi kaldi.
sene 1999 da yatirdik sene 2001 de ihlasa el konuldu sene oldu 2017 ve daha bizim parayi ödemediler neymiş 2016 ya kadar ödeyceklermiş.neymiş efendim her sene 2000 kişiye ödendi 1500 yeni hesap acildi diye gösteriyor sayfasinda ulen sahtekar zirtlayasica enver ören allah bin belanizi versin emi kapanmiş bankaya nasil yeni hesap acabiliyormuşsunuz kimi kandiriyorsunuz yani müslümanin deyene falan kimse güvenmesin bizim paralari alip başka hesaba yatiryorlar neymiş efendim 2000 kişiye ödedik yani 200 veya 300 kişinin ücbeşkuruşluk hesabini ödüyorlar gerisini actiklari yeni 1500 hesaba yatirip milleti kandiriyorlar ey başbakan millet madur durumda senden başbakan falan olamaz afyonlu ahmet necdet sezer bu sahtekarlarin sahtekarligini bildi el koydurdu sen ve partin ise bu sahtekarlara destek cikiyorsun kiyamette seninde yakana yapişcaz bunuda bil. öyle herkesin başina gecip kort kort atmak kolay orda nasil hesap vercen bakalim.
asil meseleye gelince yani velhasil kelam Allah bir işinde bir amelinde eger önüne bir engel cikariyorsa bilki rabbim sana bu senin için hayirli degil diyor amma sen o rabbimin engel cikardigi kapiyi kirip zorla acarsan, sonda böyle biz gibi malinla paranla başina bela acarsin, gitsek adami öldürsek yeridir bu kafirden beter müslümanin diye gecinen enver ören ve avenesinin allah belasini versin verdide geberdi köpek, muhammed dedi borclu ölen borcunun ödemeden ahirette hapise atilir demiyormu, bunun oglu kizi nasil bu admain hali demiyorlarmi, hicmi bu hadisi duymadilar, nasil dinci bunla,r bunlarin o melek olvuren evliyalasri anlatan hocalari nerde demiyorlarmi
BORÇLU ÖLENİN KABİR AZABI
(Kenzü'l-İrfan, Hadîs No: 706)
Manâ'sı: Medyûn (borçlu) kabrinde mahbûstur (orada da rahat değildir, esir ve hapis gibidir)" (Deylemî, Müsned, Hadîs No: 3787. Sünen-i Tirmizî, Cild 2, Hadîs No: 76 (1084))
(Kenzü'l-İrfan, Hadîs No: 707)
Manâ'sı: Medyûnen (borçlu olarak) vefat edenlerin kabirlerinde elleri omuzlarına bağlıdır. Edâ-yı deynden (borçlarını ödemekten) başka, ellerini birşey açamaz." (Deylemî, Müsned, Hadîs No: 3788; Es-Süyûtî, s. 433.)
(İmam Celâleddin Es-Süyûtî, Kabir Âlemi, s. 433)
"Taberani "Evsat" de ve Beyhaki ve İsbehani "Tergib"de Semûre ibn-i Cündüp (ra)'den rivâyet ettiklerine göre:
Resûlullah (sav) namazını kıldıktan sonra:
- Burda filan kabileden kimse var mı? Ölünüz borcundan dolayı cennet kapısının berisinde yakalanmış. İsterseniz borcunu ödeyin, isterseniz Allah'ın azabına teslim edin", diye buyurdu.
(Ramuz’ul Ehadis, Hadîs No: 4416)
yani biz burda onlarin sebebiyle bankaya borcumuz var ödeyip kurtulamadigimizdan bu kafirden beter sahtekar münafiklarin yüzünden faiz ödüyoruz.
yani bunu bu olaydan sonra kac defa test ettik hep ayni eger bir engel bir tatsizlik cikiyorsa hemen vazgec o işden demekdir bilki o işde hayir yok sakin ola biz gibi kapiyi kirip acmayin cenabi mevla gitmesin diye karşimiza polis cikardi az daha oylansak o avukat cikmasa karşimiza muhakak daha oyalancakdik ve ihlas finans kapancakdi ertesi günde biz tekrar avusturyaya yola cikacaktik velhasil kelam
olayin tevili ve cikardgimiz sonuc
size 1999 senesinden -2012 senesi arasinda başimizdan gecen bu olay ile size bir kulak küpesi ikram etmek istedik umarim sizlerde bu küpeyi takar ve engelleri zorlamazsiniz. hayir olan işi cenabi mevla yag gibi aktiriverir bunu bilin ve ögrenin,hayirli olmayan işlerdede karşiniza böyle engeller tatsizliklar cikar.
KISSA Sonu
işde verdiginede şükür vermediginede teşekkür babinda hamd etmek, yani öyle bir atom olmalilki bu, hem negatif yüklü, hem pozitif yüklü, gerektginde pozitif yükü kullanip öne gecen, gerektigindede negatif yükünü kullanip öne gecen bir madde olmaliki, bu hüküm ceryan etsin (yani hamd hikmeti) ey bilim adamalari haydi buluin baklalim bu elment nedir hangi yiyeceklerde mevcuttur. yani elhamdünün madde hali nedir?
işde yine raşidi tarikati zikir evradinda 21.sinif sofiler öyle bir yere gelirki artik zikire ek yapmak gerekir ve elemneşrah suresi okundukdan sonra inni veccehtü ayetinden önce fatihadan bir kesit olan "yalniz sana kulluk eder , yalniz senden yardım dileriz" ayeti 21 defa okunur
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
ve 21 olunca fatihanin geri kalan kismi üstüne bir defa okunur. ondan sonra inni veccehtü ayetiyle zikire devam edilir.
ve ibni sina derki
SIHHAT VE HASTALIK DÖRT SINIF SEBEBTEN İLERİ GELİR
1) Maddi sebeplerdir: Bunlar azalar ve onda dolaşan yeller ile kan, safra, balgam, sevda ismi ile maruf bu dört unsur birinci sebebi teşkil ederler
2) Fail sebeplerdir: Bunlar yiyecek ve içecek şeyleri teşkil edeler. Bunların vücuttaki değişiklikleri hava, havanın içinde bulunan yabancı buharlar, dumanlar, gazlar, bunların vücutta toplanmaları, çıkmaları, iklimler, şehirler, oturulacak evler, erkeklik, dişilik ve daha birçak hastalığa tesir eden şeyler; ikinci sınıf sebebi teşkil ederler.
3) Suri sebeplerdir: Bunlar insanın şekline aittir. Bir azanın fazla büyük yada küçük olması, tabii şekilde olup olmaması üçüncü sınıf sebebi teşkil edeler.
4) Tamamlayıcı sebeplerdir: Bunlar vücuttaki kan, safra, sevda, balgam ve azaların fiillerine mahsus olan hallerdir. Bunların kendileri sağlam olur da faaliyetleri bozuk olursa, hastalık meydana gelir.
İnsanın vücudundaki en hararetli şey ruh ve kalbdir. Ruh, kalbte meydana gelir ve oradan bütün azalara yayılır. Bunlardan sonra hararette kan, karaciğer, böbrekler ve adaleler gelir.
İnsan vücudundaki soğuk olan şeyler: Balgam, kemik, kıllar, kıkırdaklar, beyin, yağ ve sümüktür.
İnsan vücudundaki rutubetli olan şeyler: Balgam, yağ, beyin, ilik, akciğer, dalak, böbrek ve adalelerdir.
İnsan vücudundaki kuru olan şeyler: Kıllar ve kemiklerdir.
1- Kanın zahiri sebebi: Normal yemekler, güzel şerbetlerden meydana gelir. Kan fazla sıcak yada soğuk olursa bu normal bir kan değildir.
2- Balgamın vücuttaki oluşunun zahiri sebebi: Soğuk yemekler ve galiz gıdalardan meydana gelir. Yapıcı sebebi ise hararetin azlığıdır. Balgam vücudun bazı ihtiyaçlarını karşılar, bunlar da mafsal gibi oynak yerleri ıslatmaya yarar.
3- Safrayı meydana getiren ise güzel ve sıcak gıdalardır. Yapıcı sebebi fazla hararettir. Faydası, bağırsakları harekete geçirerek hacet hissini uyandırır.
4- Sevdayı meydana getiren zahiri sebepler: Kuru gıdalar ve hararetli yemeklerdir. Sevda normal veya anormal olur. Normal olanı kanın bakiyesidir, karaciğerde meydana gelir, bir kısmı kana karışır, bir kısmı dalağa geçer. Kana karışan kısmı kemik gibi bazı uzuvların beslenmesine hizmet eder, bir kısmı da kanın tahallülüne mani olur.
Vücudun sağlık ve hastalığı bu dört unsura bağlıdır. Bunlar vücutta normal halde bulunurlarsa vücut sağlıklı olur. Biri diğerinden fazla olursa bünyenin sağlığı bozulur, vücutta hastalık belirtileri meydana gelir. Şimdi biz bu dört ahlatın durumlarını, onlardan meydana gelen hastalıkları ve çarelerini açıklayalım.
1- KAN: Tabiatı sıcak ve rutubetlidir. Kan tabii havadan meydana gelir. Vücuttaki yeri karaciğerdir. Tabiatı kuru ve soğuk olan bütün gıdalar kanın ilacıdır. Vücuda kan galip olursa şiddetli baş ağrısı, şişlikler, duygu organlarında tembellik, vücutta ve başta ağırlık ve bayılmalar meydana gelir. Ruyada hacametci, kan ve oyuncular görülmeye başlar. Bu hallerin meydana gelmesi ise daima yağlı, tatlı ve tabiatı sıcak, kan yapıcı gıdaların yenilmesi ile ortaya çıkar.
ÇARESİ: Kan ve kandan meydana gelen hastalıklara karşı; Ekşi nar, ekşi meyve suları ve sirkeli gıdalar yenmelidir. Bu gıdalar bir müddet alınırsa kan normale döner ve kandan meydana gelen hastalıklar da ortadan kalkar.
2- SAFRA: Tabiatı sıcak ve kurudur. Tabii kan unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri safra kesesidir. Bedeni safra istila ederse baş ağrısı, migren, uykusuzluk, nabız yükselmesi, gözlerin ve vücudun sararması, dil ve burunda kuruluk meydana gelmesi, ağızda acılık, soğuk havadan hoşlanma, başta çıban ve sivilcelerin oluşması, daimi bir sıkıntı hali, uykudayken güneş, savaş ve gök gürültüsü gibi hallerin görülmesi vücudu safranın istila ettiğinin birer belirtisidir.
ÇARESİ: Safranın ve safradan meydana gelen hastalıkların ilacı tabiatı soğuk ve rutubetli olan gıdalarla birlikte şeker, keçi yağı, arpa suyu-ekmeği, hıyar, karpuz, demirhindi şerbetidir. Bu maddelerden biri ve ya birkaç tanesi ağız yolu ile alınmaya devam edilirse safra normale döner safradan meydana gelen hastalıklar da ortadan kalkar.
3- BALGAM: Tabiatı soğuk ve rutubetlidir. Su unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri akciğerlerdir. Vücudu balgam istila edersebundan sedef, sekte, soğuktan olan baş ağrısı, kaşıntı, ağız ve ter kokusu, yapışkan tükürük çokluğu, vücut soğukluğu, yemeğe isteksizlik, sıcağı sevme, mide zafiyeti, hazımsızlık, ağızdan ekşi gaz çıkarma, unutkanlık, tembellik, çok uyuma, idrarın beyaz oluşu ve uykuda su görme ve yıkanma gibi hallerin görülmesi balgamdan meydana gelen hastalıkların birer belirtileridir.
ÇARESİ: Bal, zencefil, günlük, mesteki, karabiber, deve sütü, susam, mısır ve tabiatı sıcak ve kuru olan bütün gıdalar balgam ve balgamdan meydana gelen hastalıkların ilacıdır. Bu maddelerden yeteri kadar almaya devam edilirse balgam normale döner ve balgamdan meydana gelen hastalıklar ortadan kalkar.
4- SEVDA: Tabiatı soğuk ve kurudur. Toprak unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri dalaktır. Sevda kanın yanmasından, mercimek, mısır, sığır eti, patlıcan, tuzlu, ekşili, fasulye ve sevdevi gıdaların cok yenmesinden meydana gelir. Belirtileri; vücutta durgunluk, uyku azlığı, şiddetli susuzluk, gözlerde kuruluk, çok su içme, kanın koyu ve siyah oluşu, düşünce bozukluğu, vesvese, idrarın kırmızıya boyanması, kuru öksürük, dalak sancısı, sıkıntı, keder, uykuda korkulu rüyaların yani siyah eşyaların ve cenazelerin görülmesi, herşeyden korkma gibi hallerin meydana gelmesi sevdanın vücudu istila ettiğinin birer belirtileridir.
ÇARESİ: Bir bardak süzme bal şerbetine 3’er gr. Çekilmiş zencefil, karabiber ve mesteki ilave edilerek içilmelidir. Şekerli inek sütü, tereyağı, şeker, pırasa, koyun sütü gibi tabiatı sıcak ve rutubetli gıdalar alınması ile birlikte sevda normale döner ve sevdadan meydana gelen hastalıklar ortadan kalkar.
--------------------------
işde zikirimize devam eden sofilerde vücutta sevda ile balgamin karişmasi sonucu bazi kötü hal ve ahlaklar vardir, bunlardan kurtulmak için işde zikirimize devam eden sofiler 21 sinifda bu yukarda yazdgimiz "iyyakenabüdü" ayetine devam edince bu balgam ve sevda karişimi olan sari renkli bir balgam maydana gelir zikirin harareti onun dimaga yükselmesini saglar ve onu zikir esnasinda genize gelince tükürüp atmak lazimki, onun verdiği hastalik ve kötü ahlaklardan kurtulabilesin ey sofi. yani işde buna devam etmekle yani duruma göre 3 günde bi,r veya iki günde bir, veya cok olmasi halinda, her gün o zikire 40 gün devam edilir yine kirk günde iki günde bir yapilirsa 40 günde 20 defa okuncak demekdir, üc günde bir okunursa 13 gün okuncakdir ve ondan sonra bunu okumayi birakilir, ve 22. sinifa gecilir, yani sevda ve balgamin verdiği rahatsizliklardan kurtulmak için işde, vücutun hararet ayari degişmişdir artik, yani öyleki dedikya güneş dogmasi için zikirimiz okunur ve 45 dakika birşey yenip icilmez, ne olacak o zman vücut kazani kaynatilmiş olu,r o kaynayan kazan da, işde sevda ve balgam sari renkli koyu bir kivam alirki, bu eger birde safra ile birleşirse mide ve barsakada yanma su kaybi olur, cünkü kaynayan kazandaki su buhar olunca kapagi acinca kazandaki su nasil azalirsa, vücutun suyuda azalir cünkü o su yagmur olarak bir yerlere yagmakdadir, ve senin vücuda su ilavesi yapman lazim demekdir işde o yüzdende saf menbea suyu agzi geniş tasdan iclir dedik, ve böylece yagmurlama sistemi, ve bu sofilerin yavaaş yavaş mevsim zikiri cekebilme ve kar yagmur yagdirabilme özelliklerini kazanmasina yardimci olmaya başlar, taaki güneş makamina cikacak sofi olmaya kadar, yani öyleki hararet onlarda cok fazla olcak, cünkü kalp günde 6666 veya bir üst güneş 66 666 allah zikiri yani kazan cok kaynayacak ve hararet yükselecek, ve güneşlik makami kazanilcak, güneş makmina cikmiş bir sofi, havanin bulutlu oldugu bir yere seyahat etse bir kac saat icinde orda gündüz hava güneş acar.
diyeceklerki bunlarin dinde yeri yok batildir. batil şeyler icad ediyorlar. el cevap lan dangil
bugday nasil eikilir nasil bicilir nasil sulanir nasil sonra denesi alinir sonra degmende ögütülür, dinde bunlar bildiriliyormu? yok. ne kitapda ne sünnetde eeee ne yapacaz bunlar batildir deyip un edip ekmek yapmaycazmi, peki bunlarin dinde olup olmadiginimi arayacaz, yine ameliyat dokdoru mesala amyliyat yapcak bu sonradan dine sokuldumu diyecek, muhammed vakti ameliyat yokdumu diyecez , dangilligin lüzümü yok bunlar tecrübe meselesidir. tecrübe ile sabittir. diyorki bazi doktorlar her gün bir avuc ceviz veya bir avuc findik yiyin, yani adam bilirki onun vücuda faydasi var, ve neye yariyor, neden lazim test edilmiş, ve o yüzden tavsiye ediyor, yoksa muhammed dedi diye degil, artik bunlar muahammeden sonra tecrübe ve araştirma sonucu ögrenilmiş bilgilerdir. zikirde böyledir, her alim kendi zikiri ne sonuclar verir denedikce ögrenir, ve sofilerinide öyle egitir degilmi? bizde yolumuzdan, ardimizdan gelecek olanlara ögretemeye calişiyoruz işde. bunun muhammedde olup olmadigi sünnet olup olmadigi degildir mühim olan yani mesela patates fatihden sonra amerikanin keşfinden sonra amerikadan bu tarafa getirilmiş bir sebze, peki bunu muhammed yemedi diye yemeyelim fetvasimi vercez, yoksa günümüzün ilim bilim bitkicileri bunu yenebelbir görüp ve faydali görüp yenebilir fetvasimi vercez, sen diyebilirmisin memnu patetes yemek bidattir, ha dangil olmamak lazim degilmi.
Muharref kitaplar meselesi yani incil ve tevratin tahrif edilmiş olduguna inanmak
Bre herif muhammedin toplayip kitap haline getridigi bir kuran varmiydiki? yokdu, muhammedin vefatindan sonra taaa ömer ve osmanin halifeligi zamaninda ayetler toplandi ve bir cilt altinda kitap yapildi ve bunu daha sona toplu olarak hafizlar ezberledi, elden ele dilden dile bize kadar ulaşdi, kim topladi kitabi muhammedin ashabi, peki ozman incili pavlus yazdiysa ne oldu dangil köpek, lan seninki osman ömer toplayip yazinca oluyorda, isanin ki niye pavlus toplayip yazinca olmasin pis herif.
isanin kalbine dogan bilgileri Hz isa ashabina gün gün alatti ve o hayatinda bizzat yaşadi ve onun ashabi yani havarileride onu işde ondan sonra dilden dile elden ele akataranlar degilmi o zaman isanin ki niye yanliş olsun
sonra yine musaya tevrat indi o hayatindan yaşadi ve ashabinada ögretti onun ashabida ümmetide ayni bizler gibi tevrati hifzederler haala israilde ve Amerikade taaa 12 -13 yaşinda cocuklar tevrat hifzetmeye başliyor, yani onlarda kitaplarini böyle hifz yöntemi ile dilden dile elden ele ulaştridilar, niye muharref olsun dangil , seninki sen yapinca oluyorda onlar yapinca niye olmuyor, ben anlamiyon ve salak insanlarin niye "benimki en iyisi seninki ööööö pohtan bişey" demelerine anlamiyon ya seninki sana göre onunki ona göre herkesin pabucu ayagina göre degilmi, sen 42 numara ayakkabi geysen bile o 42 numara giyeninkini sen giysen bir garip gelir, cünkü o belki yan basiyordur, ve o yüzden yanlarindan eskimiş yan yan basacakdir, sen giyince sende ice dogru basiyorsan sana ters gelcek o ayakkabi, yani herkesin pabucu bile kendne göreyse herkesin dinide kendine göredir, o yüzden allah kuranda demiyormu, muhammedin sözü ile sizinki size bizimkide bize
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ
Lekum dînukum ve liye dîn.
“Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”
KAFİRUN Suresi 6. ayet
bundan kasit nedir yani yine misal ile karpuz tatli ve soguk bir yaz meyvasiyken üzüm sicak ve tatli bir yaz mevyasi degilmi, üzümünkü üzüme göre, karpuzunki karpuza göre, üzüm karpuzun yerini almaz, karpuzda üzümün yerini alamaz. ve üzüm yemesi gereken karpuz yiyince almasi grekenleri almiş olmaz, cüpnkü ikiside tatli amma ikisinda farkli maddeler var, ayrica degilmi ve yine tabiatlari farkli, vücutta sevdami yapacak balgammi yoksa kanmi yapacak farkli degilmi.
senin pabuc sana göre en iyisi, benim pabucda bana göre en iyisi, sen sen kal, bende ben kalayim degilmi, bu ayet bunu ifade ede, yoksa niye emenerrasülüde
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masî
Meali :
Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”
BAKARA Suresi 285. ayet
ve bizim “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! dememiz lazimmiş, peki sen incille ineni inkar edipde birde isa ve incile nasil işittik iman ettik diyebiliyon, cünkü onlar muhahref dedin gecdin, bu din gökden zenbil ile inmedi, ay ve gün, gün ve gün muhammadin aklina ilham olan bilgileri, muhammedin hayata tatbik edişi bize aktarildi, yine isa nin ayni gökten zenbilin icinde, yani hani yukardan sepet sarkitipda bakkal ciragina bana bir kil cay iki kilo zeytin bir ekmek iicin sepet sarkitan teyzenin sepeti gibi yani zenbil sepet demek, bu din ve, kuran olsun incil olsun, gökten zenbilin icinde inmedi, tevrat yine öyle nüshalar halinde indigi rivayeti var onuda dedik işde, bazi yerlerdeki yazitlar onun nüshalari kaybolmuş falan degil taş levha sümer yazitlari diyor ne sümer yaziti kardeşim şunun adinin tevrat nüshasi desen yahut da başka bir peygembre verilmiş nusha desen ya şunun isimini, orhun yazitlari denirkli zülkarneyi anlatiyor iki başli öküz yani türklerin babasi oguzdan bahsediyor, gök tengri kim gök tanri işde allah ve peygeberleri ve melekleri, yani demmeki musadan önce yazitlar nüsha halinde idi, amma sonralari artik, isa gibi muhammed gibi, sadece vahiy indi, toplam görevi onun ve ashabinin üzerine kaldi,cünkü muhammede inmiş bir yazit yok muhammedin aklina indi kuran, biz onun bunlar Allahin ayetlerdiri dediklerine, biz kuran diye inandik . peki incil ne? aynisi isanin bunlar Allahin ayetleridir dedikleri işde incil ve 10 gebot
Rabbim ,mehdi ve askerine idrak versinde, iyi ile kötüyü ayirt edebilcek bir firasete ve furkan ve farkindaliga kavuşsunlar
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ''
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 3 Temmuz 2017 Vaazi Pazartesi
Original Kar © glan