O Bir Ra Board

Full Version: Şeytanın Gözlükleri (Kar©glanin 4 Eylül 2017 Vaazi)
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.

Şeytanın Gözlükleri

(Kar©glanin 4 Eylül 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ.

Meali :

Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.

Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 64. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Dün gece rüyamda acaib şeyler gördüm. Ümmetimden bir kimse gördüm ki, azab melekleri onu kuşatmışlardı da abdesti gelib, onu içinde bulunduğu bu istenmiyen halden kurtardı. Gene bir kimse gördüm ki kabir onu sıkıyordu. Namazı ona geldi ve onu kabir azabından kurtardı. Gene bir kimseye şeytanların musallat olduğunu gördüm. Zikrullahı ona geldi ve şeytanın tasallutundan onu kurtardı. (Şeytanın tasallutu yürek sıkıntısından anlaşılır) Gene ümmetimden bir kimse gördüm ki susuzluktan dili çıkmıştı. Ramazan orucu geldi onu suvardı. Yine bir recul gördüm, kendisini zulmet sarmıştı. Haccı ve umresi geldi ve onu o karanlıklardan çıkardı. Birini de gördüm. Melekül Mevt ruhunu kabz etmek için ona gelmişti. Anasına, babasına yaptığı iyilikler gelip o meleğe karşı çıktı ve geri çevirdi. Bir recul de görüm. "müslamanlarla konuşayım" diyor amma konuşturmuyorlardı. Buna da sılai rahmi gelip "Bu adam akrabasına giderdi" diyerek şefaat etti. Onlarla konuştu ve beraber oldu. Birini de gördüm, Peygamberlerin yanına gitmek istiyor, halka halka kovuyorlar onu. Onu da cünüplükten korkar olması (gusül abdesti) geldi de aldı, onu da yanıma oruttu. Bir recul de gördüm, ateşin şiddetinden eliyle korunmak istiyordu. Sadakası geldi de başı üzerinde gölge yaptı ve yüzüne perde oldu. Birini de gördüm, zebaniler kendisini almaya gelmişti. Yaptığı emri bil maruf, nehyi anil münkeri geldi de kendisini kurtardı. Bir recul de gördüm, ateşe atılmış (Allah korkusundan döktüğü) göz yaşları geldi de onu Cehennemden kurtardı. Birini de gördüm, defterini solundan veriliyor. Allah korkusu geldi, onu kurtardı ve defterini sağa aldı. Terazisi hafif gelen bir kimse gördüm. Kendinden evvel ölen çocukları gelip mizanını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında bir adam gördüm, onu da oradan Allah korkusu kurtardı. Birini de gördüm, hurma sazı gibi titriyordu. Allah'a hüsnü zannı geldi ve titremesi durdu. Sırat köprüsünde düşe kalka giden birini gördüm. Onu da selatı selamı gelip kurtardı ve sıratı geçene kadar doğrulttu. Biriside Cennetin kapısına kadar geldi fakat kapılar kapanıyordu. Onu da Kelimei Şehadeti gelip Cennete koydu.

( Hadis-i Şerif , Ramuz el Ehadis - Abdurrahman)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen "Şeytanın Hileleri " başlığıyla şöyle bir rivayet nakledilir

İbn-i Abbas (R.A.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivâyet ediyor.

“Bir gün Resûlullah (S.A.V.) ile beraberdik. Ensârdan birinin evine toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk.

Ev sahibi:

“İçeridekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var, görülecek bir işim var... ”

Bunun üzerine, herkes Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz'in yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük O'ydu. İzin Ondan çıkacaktı...

Resûlullah (S.A.V.) efendimiz duruma vâkıf oldu ve:

«Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?»

buyurdu. Biz hep birden şöyle dedik:

“En iyi bilen Allah ve Resûlüdür.”

Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“O, lâin iblistir. Şeytandır. Allah'ın lâneti onun üzerine olsun...”

Buyurunca hemen Hz. Ömer:

“Ya Resûlâllah, bana izin veriniz, onu öldüreyim.” dedi.

.................

Hadis uzunca bir yer aldığı için hadisin tamamini buraya eklemek istemedim ve hadisin devamini

Sayfamizin Hadisler sünnetler bölümünden "Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen " Şeytanın Hileleri "
başlıklı konudan okuyabilirsiniz

Şeytan, insanı yoldan çıkarmak için birçok hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin en mühimlerinden bazıları şunlardır:

1. Şehvet ve öfke;
bunlar şeytanın insana tesir etme yollarının en büyükleridir. Bu sebepledir ki, hadis-i şerifte:

    “Şeytan kanın bedende cereyanı gibi insan vücuduna hulul eder. Onun yollarını açlıkla (oruçla) daraltınız.”

buyurulmuştur. Çünkü şeytanın insana en büyük hulul yolu şehvettir. Açlık ise şehveti kırar.

2. Hased ve hırs: hırslı insan, hakkı görmekten kör ve hakikatı duymaktan sağır olur.

3. Tama;
şeytan insana tama ettiği şeyleri çeşitli riya ve hilelerle sevdirir. Öyle ki, âdeta tama ettiği şey, insanın mabudu olur.

4. Acelecilik; acele anında insan düşünmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.

5. Cimrilik ve yoksulluk korkusu;
bu korku, insanı infaktan alıkoyar ve mal yığmaya davet eder.

6. Şeytanın kalbe nüfuz ettiği kapılarından biri de dine hizmette mezhep ve meşreb taassubudur. Böylece onu, kendi mezhep ve meşrebinde olmayanlara karşı kin tutmaya, onları küçümsemeye ve hakaretle bakmaya sevkeder. Bu hâl çok tehlikelidir. Fasıklar gibi, abidleri de helake götürür. İnsanları hakir görüp onlarda kusur aramak kötü bir haslettir. Fakat şeytan bu kötü hasletleri dine hizmet perdesi altında insana hoş gösterir ve yerleştirir. Kişi bu hareketiyle din namına bir gayret sarf ettiğini sanarak kendisinde sevinç ve neş'e hisseder. Halbuki o, tamamen şeytanın tuzağına düşmüştür.

7. Şeytanın aldatma yollarından biri de, kulu insanlar arasındaki mezhep, meşreb ve görüş ihtilafları ile ve bu husustaki dedikodularla, lüzumsuz işlerle meşgul etmesidir.

8. Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de cehalet ve gafletleri veya günahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan, muhakemeleri kıtlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imani meseleler üzerinde düşünmeye sevkedip, şüpheye düşürmesidir.

9. Suizan; kim bir insan hakkında kötü düşünmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevkeder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret gözüyle baktırır.

-------------

VEDFEA DUAMIZIN TEViLi

Zikirlerimizden birisi olan vedfea duamizdaki "Allahim Bizden falanca kötü kimselerin falanca kötü hasletini uzaklaştır" Diye yaptgimiz duamizdaki bir kac satiri ele alirsak

"
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim.
Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,
Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn,
Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn,
Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn,
Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn,
Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,
Allahümme vedfeana kezibel kazibiyn,
Allahümme vedfeana ifsadel müfsidiyn,
Allahümme vedfeana israfel müsrifiyn,
.......
.....
"



şeytan aleyhillane bir gözlük takar zayif kullara küfür gözlügü, onun gözlügü ile bakinca, insan allah muhafaza, allahi kitabi peygamberi dini inkar etmeye başlar, o yüzden işde şeytanin bu silahi olan küfür gözlügünden korunmak için
"Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,"
diye zikrederiz
şeytan yine bir gözlük daha takar ki, onun ismi ve görevi, şirk gözlügüdür ve onu takdigi insan, herşeyi ciftlendirmeye başlar, ve sonunda Allah muhafaza, Allah herşeyi yarattida Allahi kim yaratti fikrine kapilir, ve Allah a eş ortak koşma durumuna düşer, ve Allah a eşler ortaklar bulmaya başlar, ve şirk koşar, haşa firavun gibi  tanriliga kalkar sonundada.
bu gözlügündende korunmak için
"Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn," diye zikrederiz

şeytan aleyhillane, yine bazi kullara öyle bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan kullar, onda varda bende niye yok sorusunu sorar, ona o gözlük, ne görse, neye baksa, onda varda ondan sende niye yok sorusunu sorar, oda hased etmiye başlar, ve bende yoksa ondada olmasin o zaman diye, onun elindekini dökmeye düşürmeye almaya calmaya ugraşir, ve hased duygusu ile dolar, ici dişi böyle kullarin, yine bu gözlükdende Allaha  siginmak için işde biz

"Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn," diye zikrederiz.

yine şeytan aleyhillane bir gözlük takar, insanlar o gözlük ile onlar, eksik gedik aramaya başlar, onun zayif tarafi ne, nerden bunu yikar deviririm, bunun zayif tarafi ne, bunu nasil deviririm, yani judocu olur cikar, onunla bununla güreş tutturur adamlara, yani onun eksigini arayan, bunun eksigini arayan,  ve dünyada böyleleri bozgunculuk cikaranlardir, onun bacagina celme, bunun boynunu bürme, berikinin kolunu kirma, yani işde dünyayi kaos ve cikmaza sokan insanlar, münafiklar iki yüzlü kimseler, sana dost görünür, ve senin zayif noktani ögrenir, ve seni o noktadan vurup yikmayi planlar, yani ayni uzun sacli adam samson un karisinin, uzun sacli adama gücünü nerden aldigini söylettigi gibi, firsatini bulup öttürür onu, sonra o ögrendigi ile, ona karşi savaşip, onu yenmeye calişir, amma işde o uzun sacli adam, Allah a yalvarmiş, ben dilimi tutamadim sirrimi öttüm, bagişla, eski gücümü geri ver Allahim diye yalvarip ,eski gücünü kazanmişdir, ve o arenyi kafirlrin başina yikmiş, yani ve mekeru vemekerallahu... ayeti ile tahakkuk eden, Allahin adaleti, haksiz tarafi kesecekdir elbet, böyle münafiklara karşida yine onun için
hem ve mekeru zikiri
"ve mekeru ve mekerallahu, vallahu hayrul makirin" okuruz.
hemde
"Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn," okuruz

şeytan aleyhillane yine bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan herşeyin yaninda duran şeytanin sesini duymaya başlar, vesvas şeytani, veya hannes şeytanidir o ki, o şeytan iki arkadaşin arasini, evli kari kocanin  arasini, anne evlat arasini, baba evlatin arasini acmak için, vesves verir, ve icine bir kurt atar,  erkek kadini kiskanir, acaba yanlişmi yapti, aldatiyormu beni diye, yine anne ile evlat arasina, annen mehmeti cok seviyor, seni sevmiyor der, anne ile evlat arasi acilir, annesine vesves verir, bu sefer mehmet oglun seni cok seviyor, öbürleri sevmiyor, o sözünü tutuyor der, ve anne evlat kayirmaciligi yapmaya başlar. yine babada böyle, yine milletler arasina fitne fucur sokar, birbine kişkirtir, bu  gözlükde, fisk fucur gözlügüdür, ondanda korunmak için derizki

"Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn," yani fasiklarin fiski fucurunu bizden uzak eyle demekdir, yani bozguncularin şerrinden korunmak için zikredeizt bunuda

yine zikirlerimizden biride

"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn," zikiridir, yani şeytan bazilarina böyle bir gözlük takar ki, onlarda baktiklarina düşmanca hainlikle bakarlar, ve bu hainler senin yanina dost gibi varip, seni hain bakişlarla inceleyip, senin sirlarini ögrenir, ve fakat bunlari kendi düşmanliklarini belli etmemek için, sirrini gidip senin düşmanina ifşa ederki, onun yerine senin düşmanin. sana düşmanlik edip, tuzak kuruversin diye,  ya kendi gücü yetmeyecedkdir buna, ydada haala sana dost gözükmek için, sana belli etmez, yani koyun postu giymiş kurtlar misalidir bunlar. işda bunlara karşida,  başda dedigimiz gibi

"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,"diye zikrederiz.

vedfea zikirimizdeki diger zikirlerde, yine şeytan aleyhillanenin, insanlari kandirmak için takdigi gözlükler sebebiyle, işde iyi şeylerin  kötü taraflarini görürler, ve bizde onlarin şerrinin bizlerden uzak olmasi için bu "vedfea" zikirimizi cekeriz.

----------------

YAZ KIŞ ve iLKBAHAR ve SONBAHAR DÖNENCELERi

insan simetri halinde halkolmuştur, ve sag el ve, saga taraf yani yemani tarafi, ve sol el ve şimal tarafi, ve kuitup yildizna biz derizki, şimal yildizi, yani insanin solu kutup yildizi tarafi olur o zaman, yani karanlik ve en derine dogru, öyle olunca, eger insan  güzel ahlaklar ile ahlaklanipda sag tarafa, zikri yemaniye dogru yönelirse,  güneşe ve iyilige aydinliga olgunluga erginlige dogru yönelir, eger sol tarafina ve zikri şimale dogru yönelirse, kainatin derinine ve dibe dogru yönelmiş olur, karanlik  ve soguk ve kiş. işde mevsim sonbahar ve zikirdeki yönümüz artik şimal ve soguga kişa dogru olmali, ve  daha önce demişdik, artik yavaş yavaş günler kisaldikca, vakit daralmaya başlar, ve iş güc derken, namazlar bir bir kacmaya başlar, ve 30 vakit namaz kacirinca, sonbahar girmiş olur dedik ya, yani artik 30 vakit tamam oldu, ve sonbahara girdik, ve artik yavaş yavaş insan bazen kötü şeylerde yapabilir, günahlarda işler, amma ardina tevbe etmek şarti ile, ve öyle olunca artik sevap kefesi hafif yukari cikmaya başlar, ve günah kefesi yanlişlar ve hatalar ile dolmaya agir gelmeye başlayinca, artik sevaplar azalir, ve karanlik ve soguk vakti gelir, ve  dünya tesbihdeki gibi yukardan aşagi döndügü için, sagdan sola degil, yukardan aşagi, ve öyle olunca  kuzey kutbu sonbahar ve kişa yol alirken,, bu sefer alt yüz ise, bahar yaz mevsimi olcakdir. halbuki eger güneşden uzaklaşinca kiş mevsimi oluyor ise eger, o zaman alt küre de uzaklaşiyor olmali degilmi, o zaman alt küre nasil oluyrda sicak ve yaz oluyor demek yokmu ,o zaman dünya yuvarlak falan degil tezi ortaya cikar, cünkü dünyanin bütünü uzaklaşmasi lazimki, güneşden sogusun ve kar yagsin degilmi, amma sanki güneşin işigi  Dünya 23 derce egik olunca, alt kisma ulaşmiyormu, yani ve uzaklaşinca alt küre uzaklaşmiyormuki, de hala sicak ve yakin gibi yaz oluyor. cünkü dünyanin dikey capi yaklaşik 13 bin kilometre, öyle olunca  alti bin 300 km olan yari capin, kuzey kutbu tarafi güneşe yaklaşik olunca, yani 23° egik olunca, sanki alt kutup cokmu uzakda alt kutup kiş oluyor, peki tma tersi ise, alt kutup yaniyorken, nasil olurda altbin kilometresinde kar yagiyor, kar yagmai için güneşden bayaa bir uzak olmasi laztim degilmi, yani dünyanin güneşden uzaklaşmasi lazim degilmi, amma uzaklaşirsa, alt kutupda yaz olmaz ozaman, cünkü oda uzaklaşacak, peki eger kiş ve yaz  dünya güneşe yakin dönerken oluyor olsa yani 23°egim, bu işlem için yeterlimi yani, güneşin capi, dünyanin bimem kac kati büyük, yani bu dünyanin 23°egiminide icine alacak bir işima yapcak kadar geniş bir capi var, öyle olunca,  onun işiklarinin ulaşdigi yerdeki 23°egim ile bu iş olamaz, ve bizim Tezimiz olan, Tesbih sisteminde, tesbih ceken parmagimiz sabit, ve boncuk gidip gelen bir sistem, ve bir boncuk parmagimza geldikden sonra, onu arkaya itince, ve diger boncuklari da cekince, ve o ilk cektigimiz boncuk, taa tesbihin en alt kivrimi olan en uzak noktadan dönüp tekrar parmak ucumuza gelmesine kadar gecen süre, dört mevsim demek our, ve  en uzak boşlukdaki kivrima vardigi yerde deki boncuk, kiş mevsimi yaşiyor ve ve parmak ucumuza geri geldiginde ise, güneşe yakin ve yaz yaşiyor, ve aradada sonbahar ve kiş var, arkada iken, arka yüz sonbahar cünkü, arka yüz hep sirtini dönmüş oluyor güneşe, ve yani tesbih şimal tarafina zikredilirken, sonbahar ve kiş ve uzaga dogru yol aliyor, ve  orta kivrimdan dönüpde tekrar güneşe dogru, yamni parmagimizin ucuna dogru gelirkende önce  ilkbahar ve  en son yakina gelince  parmak ucunda yaz oluyor

öyle olunca dünyanin uzaklaşmasi demek işde, iyi ve güzelliklere ve güneşe sirtini dönüp, gitmesi demek, amma bir yere kadar, ordan sonra tekrar tövbe ve iyilikler kötülükleri siler kurali ve bahara, ve yine güneşe dogru geri gelmelidir yani, yeniden tövbe ve ibadetler ve sevaplar ile güzellige ve işiga aydinliga ve güneşe dogru yol almalidir, ve öyle olunca,

GAiBE IMAN MESELESi

Gaibe imanda, işde burada mesala ben, Ankarayi hic görmemiş olsam, ve Afyondan Ankara ya yola ciksam, ve Ahmet amca ise, benden önce yola cikip, Ankaraya varip, görüp gezip taniyip da, bana karşi geri geliyor olsa, ve ben daha giderken, o ise gelecek, ve Ankarada, karmi yagiyor yagmurmu, kavgami dögüşmü var, biliyor olacak, ben ise daha gidip oradan görüp yaşayip ögrenicen, amma daha gitmeden, Ahmet amcayi  yolda durdurup, Ankarada ne var ne yok diye sorarsam, ve varmadan Ankaranin haberini almiş olurum, ve Ankara daha benim için geleckdeki bir yer olmasina ragmen, ben gelecekden haber almiş olurum, işde bazilarinin gaibde yani gelecekden haberler bilmesi, işde gelecekden gelen birlerinin haberi ile olur ancak, ve eger  bir kimse  senden önde ise, yani mesela Deden senden önce yaşamiş ve ölmüş ise, Deden senden önde yer alan birisi, ve sen dedeni rüyanda görsen, ve Dedenin  müsadesi var ise, sana gelcekden haber verebilir, cünkü o senden cok öncedir, ve o gelip geri gidip birde senin için geri dönen dir.

iyilikler güzellik olgunluk erginlik güneş ve aydinlik demek ise, o zaman yaz mevsimi ve, güneşe yakin gelmek demek olan iyilk ve cennet vakti, ve halbuki güneş ateş ve cehennem gibi sicak, öyle olunca nasil bir tezattirki bu, hem aydinlik olsun, ve hem güzellik iyilk olgunluk erginlik, olgun müslümanlik olsun, hemde soguk ve serin olsun, yani işde buradada bir tezat var yine, öyle olunca ayette buyuruyorki Allahu Teala :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve men yuşâkıkır resûle min ba’di mâ tebeyyene lehul hudâ ve yettebi’ gayra sebîlil mu’minîne nuvellıhî mâ tevellâ ve nuslihî cehennem(cehenneme). Ve sâet masîrâ


Meali :

Esteuzubillah

Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 115. ayet

ve öyle olunca günahlar ve hatalar ve yoldan caymak,  cehenneme  gitmeye sebeb oluyor ise, o zaman cehennem neresi acaba, ve cehennemde ve cennette ebedi kaliniyor ise, Adem ile Havva niye cennete ebedi kalamadilar ve cennete hata etmekde varmiş ve hata edipde atildilar degilmi, cennetten atilmak var ise, dün var ise, bugünde olur, cennette kötüler girmeyecek ise,  şeytan nasil girdide, cennette karkaşa cikardi o zaman, öyleyse, cennet neresi, ve  dünyanin yarisi karanlik iken, yarisi aydinlik ve gündüz, yarisi yaz iken, yarisi kış, ve öyleyse bizim yeni tezimiz yine, yarisi cennet iken, yarisida cehennem demek olabilir, bu bir tez, isapti gerekdir, yine yarisi dünya ise, yarisi ahiret, cünkü yarisi dünü yaşarken, yarisi yarina gecmiş oluyor, öyle olunca,  gecen hafta bahsettgimiz ahiret meselesinde, yarin bugünün ahireti ise, dünyanin yarisi dünya ve bugün iken, yarisi  yarin ve ahiret demek ollur. ve deniyorki eskiden israil daha kurulmadan, yahuduilerin yurdu yokmuş, ve onlari kim nerede bulursa katliam yapiyorlarmiş, ve onlari öldürüyorlarmiş, herkes onlari öldürürken, Osmani imp. bunlara kapi acmiş ve yurdunda yer vermiş, ve öyle olunca, bugün ise Arakandaki müslümanlarda bugün ayni durumda ve onlar vatnasiz kabul ediliyor yine, ve bir Budist rahip diyorki :

"yilan heryerde yilandir kücügü büyügü yilandir, müslümnlarda böyledir, nerede bulursaniz öldürün"

diyor, yine amerikan atasözüde  kizilderilileri katliam ederken  büyügünü kücügünü öldürüp, demişlerki

"sirkenler bir gün bit olur"

öyle olunca bu fikirdeki dün katliam yapanlarin hesabi görüldü  yeniden haşroldularsa ve eger yeniden dogdularsa, ve bugün onlardan, Allah o yaptiklari katliam edilen yahudi ve kizilderililerin öcünü, intikamini aliyorsave ve onlarin cehennemi kurulduysa, ve onlarin yeni hallerinde, ayni muamle yine onlara yapilyorsa, o zaman

"Allahin acimadigina, acinmaz. sen Allahdan daha merhametli degilsin."


Kurali gelir, cünkü, sen dün onlarin, önceki halinde, israill kurulmadan, yahudileri katlederken ki acimasiz hallerini görsen, ve o yahudilerin acinasi hallerini görsen, onlara aciridin ve  ve bu katiliam yapanlarin da ceza cekmesini isterdin , onlari yaratan kim, Allah degilmi, Allah özene bezene onlarada el kol ayak bacak akil veren peygamber veren, evlat ve rizik bahşedenken, sen kimsinde ahmak, Allahin bu kadar emegini bir anda katledip geciyorsun, gel cek bakalim  cehennemi ve Allahin emegine saygisizilk neymiş demek olur, amma bundan sneler gecmiş ve bunlar ölmüş, ve onlara ahiret olan yeni bedenleri verilmiş, ve ceza olarak da budusit rahip diyorki : onlarin yahudileri öldürüekn kullandiklari fikir olan yahudi, Allahin düşmanidir, nerde bulursan öldür hikayesini, budist rahipde diyorki : "yilan heryerde yilandir, ve müslümanlarda böyledir, nerde görürseniz onlari öldürün," yani cehennemde burada, cennette burada, amma onlar hak ise, bu hizir kissasinda gecen olaylar gibi, bir SIR, rabbimizin SIRRIi ise, o zaman, ey Tay yip amca, evet biz Allahdan merhametli degiliz, Allahin acimadigina acinmaz, amma biz bunlari bugün müslüman diye biliyoruz  dünde onlar Allahin musavi kullariydi belki ve dün Osmanilinin yahudilere actigi kapimiz gibi, git on, yirmi  otobüsle bunlari al gel, ve vatanda bir yere yerleştir, ve bu dediklerimizi onlara izah et, ve onlarin günahlarindan tövbe etmeleri gerektigini, ve insan olan her insanin, ayni  hakki oldugunu, ve ne yahudi, ne müslüman  ne hiristiyan  ne budist diye kimsenin katledilmemesi gerekdigini anlat, ve  bu kadar cok suriyeliye bakabilen Tay yip amca elbet toplam nüfusu  1000 kadar kalmiş olan bu soya da bakabilir inşallah, ve dünyadan bir irkin, bitmesi ve yok edilmesi demek, carkin dişlilerinin birisinin kirilmasi demek olur, o yüzden, bize her dişli lazim, senin diraytin ,siyasetin, ve gücün var Allahin izni ile, git onlari al gel, Tay yip amca, kimse bakmsasada, sen al gel, vatana koy, bu zulme dur de, amma Allah kizarsa, buna karişmam orasina, biz Allahdan daha merhmetli degiliz, cünkü onlarda Allahin kulu.  Allah, onlari bizden daha iyi bilip gören o dur zaten, amma biz bu hali tevil ettik, sende anladinsa, insamlikda anladiysa, daha bizler bu halden ders almayacakmiyiz, onlarda pişman olurlarsa önceki hallerinden, elbet Allah bagişlayicidir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلاً مِّنْ عِندِ اللّهِ وَمَا عِندَ اللّهِ خَيْرٌ لِّلأَبْرَارِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lâkinillezînettekav rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâhi, ve mâ indallâhi hayrun lil ebrâr.


Meali :

Esteuzubillah

Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.

Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 198. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti yehdîhim rabbuhum bi îmânihim, tecrî min tahtihimul enhâru fî cennâtin naîm.


Meali :

Esteuzubillah

İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rab’leri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir.

Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 9. ayet

ve bugünün evlerinin neredeyse hepsininde  icinde su tesisati döşeli, evin altinda su tesisati döşeli, ve evlerinde suakan lavobo musluk ve icinde  sicak soguk su akan saraylar hepside, ve bunlar öyle sarayllarki altindan irmak akan saraylar dan kasitta bu ise, eeee cennet neresi o zaman, bugünün evlerinde irrmek akiyorsa,  ve bu irmak (icinde su akan)  saraylara, iyi kimseler erişcekse, ve onlar cennetteyse, burasi neresi, hangi zaman, burasi cennet ise cennet  neresi azizim, daha cennet neresi anlmaycaksmisniz.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Tilke hudûdullâh(hudûdullâhi). Ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ. Ve zâlikel fevzul azîm


Meali :

Esteuzubillah

İşte bunlar, Allah'ın hudutlarıdır ve kim Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat ederse, (Allah) onu altından nehirler akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere koyar ve bu, “Fevzul Azîm”dir (en büyük kurtuluştur).

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 13. ayet

ve mehdi cagi için ALTIN cag  (GOLDENE ZEiT) deniyor yani bu cag Altin cag degilde ne, dün muhamedin icinde tuvaleti olan, sicak soguk suyu olan evimi, sarayimi vardi, bak bugün mehdi caginda, altindan irmak akan saraylar var, yani evin icinde su akan saraylar var, yine cennettekiler için deniyorki onlar canlarinin  istedklerini, ellerini uzatinca, uzanip alirlar, ve ben markete gidiyon, ve ne inek besledim, ne inegi sagdim, ne inege yem verdim, ne inegin altini temizleyip, tersini aldim, nede inegi gütmeye gitdim, ve markette elimi uzatip, parasini verince, iki litre, üc litre, beş litre.. süt, bir kavanoz bal, kaymak, ekmek, peynir alip geciyon, yani elimi uzatip aliyon, o zaman burasi hangi cennet, kacinci cennet, burasi bu cag altin cag, gold ASR degilde daha ne, mehdi bu cagda degilde, daha hangi cagda gelcek, bundan daha güzel cagdami gelcek kurnada yazan en güzel haller işde bu cagda var, daha hangi cagda gelcek diye bekliyon sen, daha coook bekleyin,  neyi bekliyonuz siz, daha onu bilmiyorsnuz siz haaa.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Huvellezî halakas semâvâti vel arda fi sitteti eyyâmin summestevâ alâl arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr


Meali :

Esteuzubillah

Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O’dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir.

Sadakallahul Aziym HADİD Suresi 4. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn


Meali :

Esteuzubillah

Senden başka  kendilerine vahyettiğimiz birtakım adamlari da gönderecegiz. Bilemediklerini, o zikir ve ilim sahiplerine sorsunlar diye.

Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 7. ayet

mehdide işde nebi gibi rasül gibi satatüsü olan o ricallerden, adamlardan birisi olmasin! haaa.

Rabbim, mehdi ve cematine, cennetide, cehennemide, ahiretide, dünyayida, iylik ve güzellik ve zulumetide, ve günahinida bilmeyi nasip etsin, ve günahdan sonra, yani  hata ettikden sonra tövbe etmeyi nasip etsin

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırda hata edersek, bizi sorumlu tutma!"

BAKARA Suresi 286 dan pasaj


---oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  4 Eylül 2017  Pazartesi

Original Kar © glan