05-27-2018, 12:24 PM
Dinimizde "Seyyiat "Kötülükler ve "Müseyyiiyn " Kötülük Yapan Kimseler - "Cürüm" Günah ve "Mücrimler" Günahkarlar
(Kar©glanin 8 Ekim 2017 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tehûnûllâhe ver resûle ve tehûnû emânâtikum ve entum ta'lemûn. Va'lemû ennemâ emvâlukum ve evlâdukum fitnetun ve ennallâhe indehû ecrun azîm. Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm.
Meali :
Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi yüklendiginiz emanetlerinize (Eş ve çocuklariniza) de hainlik etmeyin. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme imtihan aracıdır. (o imtihani başarabilenler için) Allah katında büyük bir mükâfat vardır. Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Sadakallahul Aziym ENFAL Suresi 27,28 ve 29. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Haram maldan verilen sadaka (Allah katında) kabul olmaz. Haram ile beslenen vücudu ancak ateş (cehennem) temizler.
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Seyyiat ve Müseyyiiyn Nedir?
Allahü Teâlânın Peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla kullarına yasak ettiği, inananların kullanmasına izin vermediği zararlı, çirkin iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata zararli olan fiil davraniş ve eylemlere dinimizde "Seyyiat" diyoruz bunlari yapan kimslerede ismi mef ul olarak "müseyyiiyn" diyoruz İslâm’da ve halk dilinde bunlara kisaca "Haram " diyoruz. ve islamin Allahin peygamberin yapilmasinda mahsur görmeyipde, güzel gördügü ve izin verdiği iş veya davranışlara veya yapılması ve kullanılması insanlara ve hayvanlara bitkilere ve doğaya ve kainata faydali olan fiil davraniş ve eylemlere ve şeyler’e de "Helâl "denir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah-u Teâla’nın kulları arasında en çok sevdiği, helâl’e, haram’a dikkat ederek çalışıp kazanan kimsedir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ onun kalbini nur ile doldurur, kalbine nehirler gibi hikmet (faydalı bilgi) akıtır. Kalbinden dünyâ sevgisini giderir.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelecek ki, insanlar yalnız malın, paranın gelmesini düşünüp helâlini, harâmını düşünmeyecekler.
( Hadis-i Şerif )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
Bir kimsenin üzerindeki elbisesinde haram bir tel iplik olsa, o elbise ile kılınan namaz ve yapılan duâ kabul olmaz.
( Hadis-i Şerif )
Dinimizde seyyiat cinsinden olan fiil ve davranışlardan bazilari şunlardir :
Allah’a şirk (ortak) koşmak, Haksız yere adam öldürmek, Zinâ etmek, Sihir ve Büyü yapmak, Hırsızlık yapmak, Fâiz yemek, Nâmuslu kadına iftirâ etmek, Yetim malı yemek, Harpten kaçmak,Müslüman ana babaya âsî olmak, Harem-i Şerifte yani ihram mevkiinde günah işlemek, Gerek sıvı halde olsun, gerekse toz veya hap halinde olsun serhoşluk verici olan maddeleri içmek ve kullanmak veya kullandirmak, Zinayı günah ve suç saymamak, İlaç firmaları ve fabrikaları çok para kazansın diye hastalik ve mikrop üretmekve bunlari topluma yaymak, Evcil veya yaban domuzu eti ve yağını yemek veya yedirmek, eşek etini Müslümanlara dana eti diye yedirmek, Nifak, iki yüzlülük, sözleri ile inançlarının başka olması, Kibir, gurur, büyüklük taslamak, Rüşvetin her türlüsü. Peygamberimiz "Rüşvet alan da veren de Cehennem ateşindedir" buyurmuştur, Din ilimlerini, insanlar kendisi için "Yahu bu ne büyük alimmiş" desinler diye öğrenip o niyetle ilim okutmak, yahut para kazanmak, zengin olmak için din ilmi okumak ve okutmak,memuriyetleri, makam ve mevkileri, işleri ehliyeti ve liyakati olmayanlara vermek, Zulm etmek. Zulm adaletin ve insafın tersidir. Sokağa çöp atmak, otosunu yanlış yere park ederek trafiği zorlaştırmak, gerekmediği halde zırt vırt korna çalmak bile zulümdür, Aldatmak. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır. Müslüman, savaş hileleri dışında kimseyi aldatmaz, doğru konuşur, doğru hareket eder,Tecessüs yani İnsanların gizli günah, ayıp ve pisliklerini araştırmak, bunları ifşa etmek. Gizli kameralar koymak, gizli mikrofonlar, insanların özel hayatını kaydeden cihazlar. Bazen bunlarla insanlara şantaj yapma, cimrilik, Gıybet etmek. Gıybet, bir kimse hakkında, doğru da olsa, duyduğunda hoşlanmayacağı, üzüleceği bir söz söylemektir,Bala şeker ve glikoz karıştırmak veya pirince taş katmak veya bozuk mal satmak vb. ticaretinde aldatmaya başvurmak, Elinde imkan olduğu halde zulmü, haksızlığı, kötülüğü, fıskı fücuru protesto etmemek, nehy-i münker yapmamak,Yağcılık, yalakalık, dalkavukluk, Efendimiz "Övücülerin suratlarına toprak saçınız" buyurmuşlardır, Kendisini kurtaracak kadar ilmihalini (inanç, ibadet, temizlik, muamelat, ahlak) bilgilerini öğrenmemek; bu bilgileri çoluk çocuğuna öğretmemek, öğrettirmemek, Parayı, malı, zenginliği ana değer, put haline getirmek,Cinsel veya başka konulardaki şehvetlerine esir olmak, Nefs-i emmâresinin bütün isteklerini yerine getirmek, Mü'minlere düşmanlık etmek, İhalelere fesat karıştırmak, hayvanlara kötü davranmak, fakirlere kötü davranmak, bitkilerin tabiatini bozmak, hayvanlarin tabiatini bozmak, israf, suyu israf etmek yakitlari israf etmek yiyecekleri israf etmek, zamani israf etmek, sagligina zararli maddeler kullanmak sigara gibi, veya vücuduna zararli olan dövme pircing gibi şeyler yapmak yaptirmak, izansizlik yani büyüklerine saygi duymamak bu evde ana babasina oldgu gibi veya büyügün kücügünü sevip gözetmeside aynidir veya iş yerinde patron işcibaşi ve işci sirasinda siraya ve saygiya riayet etmek veya devlet büyüklerine saygi Din veya Dünya alimi olan büyüklerine saygi gibi , trafigi ögrenmeyip de trafiga ve kurllarina uymamak gibi dünyamizda insanlarin koydugu kural ve yasalarda olsa onlaradauymak şeriatin dahilindedir yine bulundugu ve gittigi devletin veya bulundugu apartmanin sokagin veya memleketin kural ve yasalarina uymak ve anayasaya uymakda yine şeriatin dişinda degildir,... bunlara bunlarin benzerleri Gibi bircok kerih görülmüş ve yasaklanmiş fiilerin tamami seyyiat cinsindendir, bunlari yapanlarda işde müseyyiyin veya bunlarin tamami birer "cürümdür" yani günah işlerdir ve bunlari yapanlara "mücrim" veya "günahkar" denilir.
ve biz Raşidi Zikir Evradimizda işde bunlardanda Allah a siginiriz ve derizki :
"Vağfu anna vağfirlenaVerhamna ente mevlana fensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "(Rabbimiz)Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kötülük yapanlara karşı bize yardım et."
"Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : ("Rabbimiz) Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Günahkarlara karşı bize yardım et."
ve yine
"Allahümme vedfeana seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Allahım, Kötülük yapanların kötülüklerini bizden uzaklaştır"
"Allahümme vedfeana cürmel mücrimiyn,"
Manası : "Allahım, Günahkarların günahlarını bizden uzaklaştır"
ve yine
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil mücrimiyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu günahkarlar kavmine karşı bize yardım et."
"Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna ales seyyietil müseyyi iyn,"
Manası : "Ey Rabbimiz! Üzerimize bolca yağan yağmur gibi sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kötülük yapanların kötülüklerine karşı bize yardım et."
diye zikredeeriz.
ictihad ve Müctehid
Dinde ictihad ve müctehid konusunda diyorlarki, mesela abdest konusunda nas olarak delil olarak, "kollar yikanir" var ve insanlar ise, bunun dirseklere kadarmi, yoksa dirseklerden yukariya kadarmi diye sormuşlar, ve bunun hakkinda işde bir alimin, sünnete ve kurana dayanarak verecegi bir hukuku, yani ya dirsekelre kadar, yada dirseklerden yukarisina kadar diye karar vercek, ve bu kararina ictihad, ve bu karari veren adamada müctehid denilir demişler. yani bu kadar angutluk olurmu Allah aşkina, aynen temel ile hizirin hikayesi gibi, "tilkinin kuyrugu suya degdimiydi? degmedimiydi?" diye bir karara varamamişlar, ve bu konuda karara varan, müctehid olcakmiş, yani bu kadar asilsiz bir meselede karar vermek cok büyük marifetmi oluyor, yani soranda angut zaten, cevaplayanda angut. Buna dinde cokmu ihtiyac var yani, ha dirseklerin üstünü kadar olmuş, haaada dirseklere kadar olmuş, ne farkeder.
Cimri Kumaş satan kimse, manifaturacı vardir, her metrede bir iki santim kisa keser iki Santim kar ettim zanneder, birde gönlü bol manifaturaci vardir, o da her sattigindaki kumaşa, eksik olmasin diye 5 santim fazla ölcerde keser, sen şimdi ayirt et karar ver hangisi daha güzel amel işlemişdir. tabiki suyun az oldugu yerde, sudan tasarruf için, bol bol kullanmak israfidir, amma su varkende dirseklerin kuru kalmasi bence hoş olmaz. yani ayakkabi ve cizme gibi, birisi ayak bilekelerine kadar, digeri ise, ayak bileklerini biraz gecince cizme deniyor, yani bunu abartipda, taaa kicina kadar cizme yapanda var, amma ne için, hani derin olmayan göle girenler için yapilmiş, yani islanmamak için, su icinde calişanlar için, lazim mi o da? lazim tabiki, yerine göre, carşida gezmek için degil, amma bazi kadin cizmelerinide yine dizlere kadar yapmişlar, neden daha güzel gözükmek için, yani kardeşim nerden tirpan vursan farkli bir sonuc cikiyor yani, böyle bir konuda dirseklere kadar yikanir demekde yanliş olur, dirsekleri gecerekde yikamak da yanliş olur, cünkü ceket yapmişlar belin hafif altina kadar, sonra bir moda daha cikmiş, ve frag diye bir ceket cikmiş, diz kapaklarina kadar uzun, dün sirtina giyecek ceket bulamayan insanlik, artik zenginleyince, bu sefer frag ceket cikarmiş, kumaşdan kismamiş, dün sogukdan korunmak icindi ceket, bu gün moda diye giyilir olmuşsa, yine varlik yokluk hepsi ayri bir hukuk meydana getiriyor, yani dün ekmegine katik olarak sogan yeterken, bu gün insanlik zenginledi ve artik, fast food döner kebabin icindeki salatasinin parcaasi oldu sogan, yani artik sogan ekmek bu insanliga yavan kacar azizim. ve öyle olunca varligi varlik bilip, yoklugu yokluk bilmek lazim, ve dünün alimi bir karar verdi, "onlar herşeyi söylemiş, sonrakilere birşey birakmamiş " lafi cok yanliş, her gün yeni hukuk ve yeni hükümler lazim ve işde
Zamana ve gidere uygun hüküm cikarabilen alime müctehid denilir.
yoksa tilkinin kuyrugu suya... ictihadlari ile ne dünyada nede dinde bir yere varabiliriz.
---------
Peygamberimizin vefatindan az önce, Ebu Bekire namazi kildirmasini emretmiş, ve oda gecip kildirmiş diye biliniyor, ve bizde öyle biliyorduk , rivayetler ne derece saglikli ve dogru Allahu alem, amma bana gelen yeni bir işik ile bunun öyle olmadigina karar verdim, ve bana gelen ilhamda ise, peygamber o aana kadar kimseye imamlik vermemiş, ve o gün ise peygamberimiz hasta, namaz kildirabilcek takadi ve dermani yok, ve ashab bekliyorlar, ve namaz ise vakti cikmak üzre, ve bunun üzerine Ebu Bekir buna el atar, ve gecer öne, peygamberden gördügü gibi , namazi kildirmaya calişir, ve bundan az sonra peygamber kalkar gelir, baksaki ümmeti artik bu işi ele almişlar, görürki o olmadanda bu işi, artik bu dini yürütebilcekler, ve sevinir, ve Ebu Bekir onun geldigni hisssedince cekilmek istesede, o dur yerinde der, ve artik onun, ondan sonraki ümmetin imami olacagini anlar ve buna müsade eder. bizim keşfen bildigimiz bir hususdur. konu yoruma acik...
--------------------------
Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِيَ أَنزَلَ مِن قَبْلُ وَمَن يَكْفُرْ بِاللّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيدًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Yâ eyyuhâllezîne âmenû, âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu). Ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ.
Meali :
Esteuzubillah
Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur.
Sadakallahul Aziym NİSÂ Suresi 136. ayet
Daha önce sesli sobetimizde bahseetigimiz bir meseleyide yaziya dökelim ve kayitli belge olsun inşallah,
Avusturyada Bulundugum yere bir tane Nakşibendi Tekkesi acildi, ve ben Tarikatlerden filan korkan kacan adam, bunlara bakdim inandim, ve nakşibendi tarikatina intisab ettim. Yaklaşik olarak 1993 senesiydi, ve Viyanada, Tekkeden büyük olan Nakşi Camisi var, ve orada Nakşi Vekili Osman Agabeyimiz var, ve birgün bunlar Almayadaki Nakşi Dergahina Ziyaret düzenlediler, orada vekil Rahmetli Yarbay Mehmet ILDIRAR var, ve bende bu ziyarete kendi arabamla katildim, ve onlar grupcak gitdi, ve benim kayinpeder rahmetli o zamanlar almanyadaydi, hem onu ziyaret edeilm, hemde ordan dergaha gideilm diye yola cikdik, ordan kayinpoederide aldik ve Almanya Dortmund daa Dergaha vardik , ve girdik Abdest alacan abdesthaneye gittim , sira var, ve uzun bir oluk gibi tenekeden yani sacdan lavabo yapmişlar, ve fakat herkes tükürmüş, sümkürmüş, kangsirmiş, ve lavabo tikanmiş ve, icimden bir ses duydum ve bana dediki :
"Ben hergün sizi yiukayip temizliyon , sende beni bir kere temizlesen ne olur." dedi.
Anladimki Allahin rahmeti, lavobadaki su benimle konuşuyor, Allahu alem ayni ses iki defa tekrar ettti, ve bende bakdim lavaboya tikanik, artik pis felan demedim, daldirdim elimi tikanik yeri acdim ve lavaoba akdi temizlendi ve sonra imtihan bu ya allahu alem sabunda yokdu orda sonra ellerimi yikamak için, tam iyi hatirlamiyon amma . daha sonra almanyadan döndük ve viyanadaki vekil osman abeyimizde Menzile şeyhi ziyarete gitmiş , o da benden gördügünü orda tuvaletlerde yapmiş, ve girmiş bakmiş ki tuvalet pis ve girişmiş temizlemiş, dişari cikmiş, ardina birisi girmiş, hemen tekrar pislemiş, oda demiş temiz tutun burayi diye, amma cikan adamda
- temizledinde marifetmi yaptin, yapcaksan yap, yapmyacaksan ne konuşuyorsun. demiş ona,
yani tuvalet temiz kalmazki, biri pislemese, digeri girip pisler, binler insan, binler ceşit ahlak sahibi insan var. öyle deyince o adam, osman abi "bu işin böyle olmadigini anladim" dedi, yani
işde yukardaki ayetteki, "ey iman edenler tekrar iman edin" demekde budur, yani sen tuvaleti temizledin amma, onbeş dakika sonra yine kirlendi, o zaman erinip yerinmiyorsan bir daha temizle, amma deme kimseye burayi temiz tut, illa kirlencekdir, hic kirlenmese, bir gün sonra yine kirlenir, yani öyle olunca, su ve lavoba seni hep temizliyor, bir günde sen onlari temizle, yine tuvalet seni hergün temizliyor, bir günde sen tuvaleti temizle, onlarda Allahin melekleri işde, bizi temizlemekle görevli melekleri, eger temizlendigin su temiz degilse, sen elli kere yikan dur, temiz olmazsinki, yani temizlendiklerinide temizleki, tertemiz olasin, bir tenceren var, yemek yaptin ve bir ögün yedin kirlendi, ikinci ögün yeni yemek yapmak için, onu yikayacan, sonra kullancan, ve yine kirlendi, bu sefer ücüncü ögün geldi, yine önce tencereyi temizlemen lazim degilmi, yani öyle olunca Nakşiler Rabita öncesi ve her namaz öncesi "25 Estağfirlullah" cekerler, ne güzel ahlak, cünkü sabah kalkdin, ögleye kadar, bildigin bilmedigin ne kdar günah işledin belki, ve namaza duracan, önce temizlendin tövbe estagfirlullah dedin, ve öyle namaza durdun, sonra ikindi namazi, yine ögleden ikindiye kadar kirlendin ve yine "25 Estagfirullah" ile namaza durdun, bak ne güzel dünyada kirlendigini hissettikce kirlendikce yikaniyorsun, manevi kirlerdende temizlenmek işde tövbe iledir, o yüzden Nakşilder derki :
"Tövbenizinde tövbeye ihtiyaci var."
Yani su temizleyici madde bak amma, su da bizim kirlerimiz ile kirlenince, onunda temizlenmeye ihtiyaci varmiş, ve bana dedi : "ben sizi hep temizliyon, sende beni bir kere temizlesen ne olur " dedi yani ey iman edenler, bir daha tövbe ediniz, bir daha tövbe ediniz,yani iman mesleside böyledir
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min (imanli) olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)."
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205))
o halde "Ey iman edenler! tekrar tekrar iman edin!"
Kim yapyior bu farzi ve görevi bu gününmüzde ? Nakşiler tabiki, o "25 estagfirullah "ile ve bizde o yoldan gecdigmiz için, biz de tarikimize girenlere tavsiye ediyoruz, fakat bizimki onlardan ayri ve farkli olsun, ve bizim tarikimize gireneler 25 estagfirullh degilde her namaz ve rabita öncesi "13 Estağfirullah " çeksinler
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.)
( Hadis-i Şerif , Beyheki)
----------------
ve geldik ara geciş mevsimi olan sonbahara ve Eylül Ekim derken, kişa yaklaşdik, ve dedikya cehennem de bu dünyada kurulmuş, cennette bu dünyada kurulmuş ,ve anlatilirki firavunun sarayinda Musa cocukken firavunun sakalindan ceker, ve firavunun cani yanar, bunun üstüne , "bu cocuk o cocuk olmasin der" yani fravunu yerle bir etcek cocuk der, musanin anneside sarayda hizmetli, ve o da derki, bu daha cocuk, bilmezki, ne yaptigini der, onun üstüne firavun musayi daha cocukken testten gecirir, ve eger akli eriyorsa, onu da diger cocuklar gibi öldürecek, ve ateş ve altin koyarlar önüne ateşimi alcak yahut altinimi diye, Musa efendimiz tam altini aalckken melekler ile desteklenir, ve o ateşi eline alir ,ve birde agzina götürür, ve dili yanar, o yüzden peltek kalmişdir dili, ve konuşurken onun demek istediklerini kardeşi Harun daha iyi anladigi için, işde onun duasi üzerine ona yardimci olarak, Allah Harun aleyhisselami vermiş , ve musanin söyledilklerini firavuna ve diger kimselere o tercüme ederdi,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي وَاجْعَل لِّي وَزِيرًا مِّنْ أَهْلِي هَارُونَ أَخِي اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kâle rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî. Vec’al lî vezîren min ehlî.Hârûne ahî. Uşdud bihî ezrî.
Meali :
Esteuzubillah
Musa; Rab’bim! Dedi, yüreğime genişlik ver, Ve bana işimi kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Sözlerimi idrak etsinler. Ve ailemden biri olan Kardeşim Harunu bana yardımcı kıl. Onunla, gücümü artır
Sadakallahul Aziym TAHA Suresi 25.26.27.28.29.30.31. ayet
ve o devirde tercümanmi olur, ve Allah yaparsa olur, ve Harunun lakabi ise işde Tercümanullah dir.
"Allahümme salli alla seydine Harun Tercümanullah ."
işde Hz Musa daha bebekken reşid bile degilken, ona yaptiklari günah yazilmazken, ne günah işledide, dili yandi,dili yanmasa kelle gitcek, ve böyle kekeme veya peltek kaldi demek yokmu? cünkü o ceza önceki versiyonundan kalma cezadirda ondan, yoksa cocugun günahimi olur, hemde peygamber olcak cocuk, amma varmiş ki ceza olarak dili yanmiş, ve hemde pepe kalacak kadar yanmiş, demekki önceki hayatinda, dili ile suclar işlediki, Allah onun dilini yeni halinde daha cocukken yakdi, yani o da cehennemini yaşadi yine, ey insanoglu sen her türlü melanetligi yapipda, birde ceza görmeden kacip kurtulcaginimi sanirsin, ey gafil insan, vallahi Hz Musanin dilini yakan Allah, sen egeer suc olarak zina ediyorsan, seninde .... yakmaycagindan eminmisin güvendemisin!!!!
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا وَأَخْرَجَتِ الْأَرْضُ أَثْقَالَهَا وَقَالَ الْإِنسَانُ مَا لَهَا يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَى لَهَا يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا أَعْمَالَهُمْ فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ. Ve ahracetil ardu eskâlehâ. Ve kâlel insânu mâ lehâ. Yevme izin tuhaddisu ahbârahâ. Bi enne rabbeke evhâ lehâ. Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurav a’mâlehum. Fe men ya’mel miskâle zerratin hayran yerahu. Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerahu.
Meali :
Esteuzubillah
Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman, İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
Sadakallahul Aziym ZİLZÂL Suresi 1 ila 8. ayet
işde musa firavunun meyvasi, firavunun yetişdirdigi tatli meyva, veya karpuz gibi yerde yetişen sebze cinsi meyva, ne sebze nede meyva, ara geciş maddesi, yani Hz Nuhun oglu Kenan ise Nuh gibi peygamberin bahcesinde yetişen ekşi bir meyva, cünkü iman etmemiş, tatli degil, ve meyvlaar cogunlukla dalda yetişirken, tatli sebzelerden cilek ve karpuz sebze cinsi amma meyva ve yerde yetişiyor, ve yine avocado sebze olmasina ragmen o da dalda yetişiyor, yani ara geciş formu, yani işde yazdan kişa gecerken mevsim sonbahara ugruyor, ve sicakdan soguga dogru, ve tatlliden ekşi ve aciya dogru, yani yine ilkbahar ise, karanlik ve sogukdan, yani kişdan yaza ve sicaga dogru, yani gittikce tatlanan meyvalar, ve en son ise karpuz var üzüm var, sonbahar meyvlarindan daha sonra ayva varki, tatlisi yapilir, amma tatli meyva degil, yine kabak sebzesi, ve tatlisi yapilir, ve ilkbabar meyvalari ise, erik gibi vişne kiraz gibi hafif ekşimsi, ve fakat sonradan gittikce tatllanan meyvalar, ve artik kişa geliyoruz, ve ekşi meyva portakal mandalina yani ekşi, ve öyleyse Kenan kiş yada sonbahar cocugu , ve musa ise yaz veya ilkbahar cocugu, biri tatli biri ekşi
Hz Hasan ve Hüseyin daha cocukken, peygamerimizin yaninda oynarlarken, Cebrail aleyhisselam cikininda, cennetten ayva nar ve üzüm getirirki, ayvayi Hz hüseyin alir, nari hasan ve üzüm mehdiye kalir, ve hasan ile hüseyin sonbahar cocuklari, ekşiler, ve mehdi ise dünyanin ve kainatin ömrünün sonuna konmuş olan, kirkda bir surur rüzgari olan o sürür vaktinin askeri, kainatiin ömrününü sonuna, son gürlügü, ve sonda amma yani sonbahara yakin, yaz meyvasi, tatli meyva, üzüm ve mehdi
Rabbim, insanliga ve mehdi askerine günahdan sonra tövbe nasip etsin ömrünüzün hitamina mehdi ve üzüm gibi son gürlügü versin .
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 8 Ekim 2017 Pazar
Original Kar © glan