O Bir Ra Board

Full Version: Zamanın Ötesi (Kar©glanin 12 Mart 2017 Vaazi)
You're currently viewing a stripped down version of our content. View the full version with proper formatting.

Zamanın Ötesi

(Kar©glanin 12 Mart 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

اَوَلَا يَرَوْنَ اَنَّهُمْ يُفْتَنُونَ ف۪ي كُلِّ عَامٍ مَرَّةً اَوْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمْ يَذَّكَّرُونَ وَاِذَا مَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ نَظَرَ بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍۜ هَلْ يَرٰيكُمْ مِنْ اَحَدٍ ثُمَّ انْصَرَفُواۜ صَرَفَ اللّٰهُ قُلُوبَهُمْ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ

E ve lâ yerevne ennehum yuftenûne fî kulli âmin merraten ev merrateyni summe lâ yetûbûne ve lâ hum yezzekkerûn. Ve îzâ mâ unzilet sûretun nazara ba’duhum ilâ ba’din, hel yerâkum min ehadin summensarafû, sarafallâhu kulûbehum bi ennehum kavmun lâ yefkahûn.

Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 126 - 127. ayet

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belâya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar. Sonra onlar indrdiklerimiz karşısında birbirlerine bakışırlarda, sonra bunlar da bir anlam bulamayıp, bu bir israf derler, ve halbuki Allahin onlari kalbini yaratmadaki, kendi kalplerindeki cani yaratmasininda israf oldugunu iddia etmiş olduklarini bilmezler. işte onlar anlamayan akıl etmeyen bir toplumdur.

Sadakallahul Aziym EN'AM-54 ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ فَأَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ إِنَّا جَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِن تَدْعُهُمْ إِلَى الْهُدَى فَلَن يَهْتَدُوا إِذًا أَبَدًا

Ve men azlemu mimmen zukkire bi âyâti rabbihî fe a’rada anhâ ve nesiye mâ kaddemet yedâhu, innâ cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran) ve in ted’uhum ilâl hudâ fe len yehtedû izen ebedâ.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.

Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 57. ayet

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Hızır, kuru bir yere beyaz bir post serip üstüne oturunca, kuru yer birden yeşillenir. Biten yeşil otlar, arkasında sallandığı için ona Hızır denmiştir."

(Hızır, yeşil demektir.)

( Hadis-i Şerif , Buhârî, “Enbiyâ”, 27; Tirmizî, “Tefsîr”, 19/1)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Hz Musa Bir an gururlandi böbürlendi Musa olmakdan (Ulul Azim bir Peygamber olmakdan) dolayi ve Rabbine şöyle niyaz etti:

“–Ey Allâhım! Şu yeryüzünde Ben’den daha faziletli ve âlim bir kimse var mı?” dedi.

O esnâda kendisine vahiy gelerek:

“Var ey Musa, İki denizin birleştiği yerde bir kulum var ki, O na sende olmayan ona has bir ilim (ledünnî ilim) vermişimdir buyruldu.

Kendisine işâret edilen zât, Hızır aleyhisselâm’dı.

Hazret-i Mûsâ:

“–O zâtı nasıl bulabilirim yâ Rabbî?” diye niyâz etti.

Ümmetinin seçkinlerinden biri ile ona git!” diye buyruldu.

Allâh celle celâlühû, zenbiline tuzlanmış ölü bir balık koymasını, bu balığın canlanıp denize atladığı, iki denizin birleştiği yerde Hızır’ı bulacağını bildirdi.

Mûsâ aleyhisselâm, rivâyete göre kız kardeşinin oğlu olan Yûşâ bin Nûn ile Hızır’ı bulmak için derhal sefere çıktı.

Âyet-i kerîmede bu hâdise şöyle bildirilir:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِفَتَاهُ لَا أَبْرَحُ حَتَّى أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَاهُ آتِنَا غَدَاءنَا لَقَدْ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَذَا نَصَبًا قَالَ أَرَأَيْتَ إِذْ أَوَيْنَا إِلَى الصَّخْرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ الْحُوتَ وَمَا أَنسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا قَالَ ذَلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِ فَارْتَدَّا عَلَى آثَارِهِمَا قَصَصًا فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا قَالَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَى مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا  قَالَ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ صَابِرًا وَلَا أَعْصِي لَكَ أَمْرًا


Ve iz kâle mûsâ li fetâhu lâ ebrehu hattâ ebluga mecmeal bahreyni ev emdıye hukubâ. Fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fettehaze sebîlehu fîl bahri serebâ. Fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ . Kâle eraeyte iz eveynâ ilas sahrati fe innî nesîtul hûte, ve mâ ensânîhu illeş şeytânu en ezkurehu, vettehaze sebîlehu fîl bahri acebâ Kâle zâlike mâ kunnâ nebgı ferteddâ alâ âsârihimâ kasasâ. Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ. Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ. Kâle inneke len testetîa maiye sabrân.  Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ. Kâle se tecidunî inşâallahu sâbiren ve lâ a’sî leke emrâ.


Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim


Musa, genç arkadaşına: 'Ben iki denizin birleştiği yere ulaşmak için yıllarca yürümeye bile raziyim' demişti. İkisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, balıklarını unutmuşlardı, balık bir delikten kayıp denizi boyladı. Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: 'Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi. O da: 'Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş' dedi. Musa; İşte aradığımız o idi, dedi. Hemen izlerinin üzerine geri döndüler. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Musa ona : Sana bildikleerini bana öğretmen için, sana tabi olabilirmiyim katılabilirmiyim ey Raşid ? dedi. O: Doğrusu sen benimle beraber olmaya sabredemezsin dedi. İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin? Musa: İnşaallah bu konuda beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim dedi.

Sadakallahul Aziym Kehf Suresi 60, aytten 70. ayte kadar 70 haric

Ebû Hureyre'den rivayet olunan bir hadîs-i şerîfde:

"İlimlerden bazı gizli olanlar vardır ki, onları ancak "arif-i billah" olanlar anlar. Bu ilimden bahsettikleri vakit onları, ancak kendilerini beğenen, mağrur güruh techîl eyler (cahil görür). Sakın, Hakk Teâlâ'nın kendi fazlından ilim verdiği alimleri küçük görmeyin! Çünkü Hakk Teâlâ, onlara, o ilmi verirken onları küçük görmedi." Buyurulur.

Hz Ömer (r.a.) vefat edince, Abdullah b. Mes'ûd (r.a.):

"İlmin onda dokuzu gitti" buyurdu. Sahabi de kendisine:

"Daha içimizde alimler var!" dedi. O da:

"Ben marifet ilminden bahsediyorum." dedi.

İlim, umumiyetle zahirî bilgilere denir. Akla, nakle ve dış tecrübeye dayanır. Marifet veya irfan ise, keşfe, ilhama ve iç tecrübeye dayanır.

Sûfîlere göre insanın öz sıfatı bilgisizliktir.

Âyetlerde insana çok az bir ilim verilmiş bulunduğundan ve insanın çok cahil ve çok zalim olduğundan bahsedilir.

Bakis açını degiştir, hayata geniş bak lütfen, Ey Sofim, Sofiyem, ey Hak yolcusu

Aşağıdaki Resimleri takip et Resim 1 ne görüyon sanki cinsel bir obje sanki bir bayanin ikizleri gibi yahut ciplak bir po  po gibi
resimlere yukardan aşagiya sirayla bak, bak ilk gördgünü sandigin, ikincide öyle degilmiş dedirtiyor degilmi, ve en son geniş açı ile bakinca, hakikat çok farkliymiş degilmi, öyle olunca,
Ey sevgili ey yaaar bizim zikir evradımızde duaların dışında birde silsileye fatihalar var, fatihaları okumaya başla artık, ve okurken önce 3 kulhu bir fatiha ile başla, ve ona alışınca artik gereken yerlerde 13 kulu 7 fatiha oku ki penceren genişlesin, ve hayata geniş geniş bakabilesin ey sevgili, ey salik, ey sofi, ey sofiyem, ey müridim, ey raşidi tarikati mensubu olan şahıs, ey yaaaaar. yani silsiledeki kimseler bizden bir üstteler, ve her üstten bakan, daha iyi görür, öyle olunca, onlarin bakdigi yerdn bakabilmek için, onlari giy, onlari giymek için de, onlara hediye gönderki, onlara baglan, onlarin bakiş acisi ile, ve o senin sordugun konudaki görüşü, sana telapati ve rabita yolu ile ulaşsinki, sende o acidan olaylari gör.

Resimleri takip et Resim 1 ne görüyon sanki cinsel bir obje sanki bir bayanin ikizleri gibi yahut ciplak bir po  po gibi

ve en son geniş açı ile bakinca, hakikat çok farkliymiş degilmi,

Nereye baksam ayten var, saatler ayteni

insanı ısıtan kalpdir
kalbin içinde bir kapı gönül denen odaya açılır
oralara bir yere ben seni koydum,
sende beni koy
o senide benide ısıtır
ne yalnız koyar nede üşütür
nereye gitsek, sen benimle, bende seninle olurum.
unutma bu dünya küçük
okyanuslara açılsakda,
senin gönlündeysem ben,
gecelerde gündüzlerde bizim,
her yer leyla olur ,
Nereye baksam ayten var,
saatler ayteni beş geçiyor olur sevgili.

Hz Musa ile Hz HIZIR yolculuk ederlerken

Musa HIZIRIN Gemiyi deldiğini görünce, ona razi gelmedi, ve dedi bu gemiyi niye deliyon dedi, bak bunlar bizi gemiye aldi zaten fakirler
falan filan,

HIZIR dedi bir canin gitti, sana bana karişma dedim dedi,

sonra ikinci olay HIZIR çocuğu öldürdü, hemen itiraz etdi Bu çocuk günahsiz sabi dedi, sen bunu niye öldürüyon, hadi büyük günah işlemiş suçlu biri olsa, neyse dedi.

Hizir dedi ikinci caninda gitdi, sana bana karişma dedim dedi,

Ve üçüncü olay oldu bir köye gitdiler, o köylü onlara iltifat etmedi, yiyecek ekmek dahi vermediler, fakat Hz. HIZIR yikilmak üzere bir duvar gördü, ve o duvari ustalik edip yeniden yapip düzeltti.

yine musaya ters, bunlar iyi insanlar degil dedi, sen niye bunlara yardım ediyon dedi, bari karşiliğinda yiyecek birşeyler isteseydik dedi.

Ve HIZIR benim işlerime karişma dememişmiydim dedi, artik senin benimle yolculuk edebilcek bir canin yok, Allah sana üç can verdiki, üç caninda öldü malesef, artik yollarimiz ayrildi dedi, bundan sonra sen beni göremezsin manasinda yani. ve dedi birinci olayin sebebi: çünkü ortada dolaşan korsanlar veya devlet memurlari var, onlar sağlam gemileri topluyorlar, ve ben o gemiyi hasarli yaptimki, onlar o gemiyi almasinlar, ve bu korsanlar gemiye baktikdan sonra, gemi sahipleri gemilerini tamir edip, tekrar calişip ekmeklerini kazanmaya devam etsinler diye yaptim dedi.

ikinci olayda, çocuk büyüdüğü zaman çok kötü biri olcakdi, ve anne babasinida günahkar yapicakdiki, onu öldürdümkü, Allah onlari daha salih bir evlat ile, günaha girmekden koruyacak dedi.

ve üçüncü olay ise, o duvarin altinda bir hazine vardi, ve o evde yetim veya öksüz çocuklar vardi ve o çocuklar daha küçük olduğu için, eger duvar yikilirda hazine ortaya çikarsa, o çocuklara vermeyip hazineyi başklari alicakdi, ben duvari yaptimki, çocuklar büyüyünce o hazineyi, kendileri bulsun diye yaptim dedi.

ve musa anladiki kaza, bela, ceza, tokat, hepsinin bir sebebi var. o zaman, Rahman abes iş işlemez anladi, sen hiziri görmezsin, bilmezsin, musaya bile hizir ile gidebilcek, onu görebilcek, onun yaptiklarina bakabilcek üç can verildi, üç cani ölünce dedi hizir, sen dünyaya ben bu gizli aleme dedi. ve musa anladiki Rahmandan razi olmak lazimmiş. her olan kaderin ve olayin bir sebebi, sebebin bile, bir başka
sebebi var, sebebin sebebinin bile bir başka sebebi var. yani vaazlarimizdan birinde anlattiğimiz temizler temizlerdendir ve temizler içindir, peki biber fidesinin altina ters gübresi dökdük, ve biber o gübreyi yedi , pis gübreyi yedi, amma bize cillop gibi tertemiz biber verdi, hani temizler temizlerdendi, hani avaramu fimi var ya, hakimin çocuğuda hirsiz olabiliyor, nuhun bebeside kenan olabiliyormuş, ve yine bir üste çik yine o ters gübre dediğin bir inegin yediği
tertemiz otlar idi, o yedi ve ayrildi ters oldu, hani pisdi, ters ot iken tertemiz degilmiydi, yani her olayin binlerce versiyonlari var kainatta, sen o kapi, bu, şu kapi hangi kapyi açdin. ve rahman abes işle iştigal etmez, bunu bilirsen, kötü sandiğin bir olay gelirse başina hamd et, iyi olay gelirse şükret, ve yoluna devam etki, hakktan razi olan kul ol. ve maddeler bunun için metin ismini çekerler, ve hiç bir madde, bitki, metin çektigi sürece bozulmaz ölmez diridir. ne zaman
ziikirden kesildi ölür. ve o yüzden bardak bardaklikdan memnundur, zikrettiği müddetçe. ne zaman senin ondan razi olmadiğin onun kulağina gitdi, üzülür ve metanetini kaybeder ve sen onu terkettikce, sevgin bozuldukça,onun şükrünü eda etmedikçe, metaneti bozulur. ve sonunda bitap düşer ve zikirden kesilir, ve zikirden kesilince, bir bardaksa düşer kirilir, bir koyunsa kasap alip gidip keser, bir bitkiyse sahibi gelir toplar alip gidip satar, biride alir yer, insan ise hasta olur
ölür gider. yani riza rahmandan razi olmakdir. şayet ecel için bile çağiriyorsa, rahmana iman ve itaat etki, seni bir başka bahara götürmek için çağiriyor , yeni bir doğuma hazirlamak için verdiği ruh emanetini geri cağiriyor, ve kaderine razi ol. ve artik ne zaman keşke şöyle olsaydi, bu olmazdi, keşke böyle yapsaydim, bilmem doktur olurdum, bilmem şöyle yapsaydim hakim olurdum deme, bilki bu gün ne oldunsa ne başina geldiyse, senin için en iyisi o, birak keşkeleri ve rahmandan
razi ol kurtul.

Ne zaman keşkeleri birakdin, ve ikinci olarak hayatin tek şıklı degil çok şıklı olduğunu anladin, ve bir kararda durmanin kör cahil karari olduğunu anladin, ve eğer dünkü kararda kalsaydik, bu gün atomun da parcalancağini bilmezdik, amma atom en kücük değil, ondan da kücükler var deniyor bu gün, neden çünkü bir kararda saplanip kalmadilar, acaba bölsek birşeyler vardimir deyince, araştirip buldular, yani cahil nefis inatcidir, ve mesela illede elma isterin, illede şu kizi isterin diye
viyklar durur, o olmayinca muradim olmadi der. halbuki , Hz. Davuddan ilmi ögrenen kurnaz şeytan, sana bir günah sunar hadi kumar oyna der, sen kumar oynamammi dedin, o zaman içki iç der, onuda yapman dedin, o zaman yalan söyle der, seçenek bol, yani sende şeytanla savaşmasini öğrenceksen, sadece kurusıkı tüfekle savaşilmaycagini öğren, ve hayatta başka seçeneklerin de oldugunu unutma, ve görelim mevla neyler neylerse güzel eyler dedinmi, bilki sana riza veya raziye makami bir göz kirpti demekdir, artik gir o kapidan ve makami marziyeye doğru yürü.
ve Hz Davud aleyhisselam, eğilmezin bükülmezin sanan, secde etmiyon diyen, demir cibilliyatli şeytani ateşde kizidirip şekil veren, egip büken ve ona başka seçeneklerin de olduğunu öğreten peygamber. Hz Süleyman ise onu demir haliyle değil, bizzat şeytan haliyle caliştirip başka seçenekerinde olduğunu öğreten peygamber. pirimiz Davud aşkina gir ve eğilmezin bükülmezin sanan nefsini demir gibi kizdir, ve döve döve, eğ bük ve davud gibi, o nefisden zencirler kalkanlar balkon bahçe
demirleri yap.

Sılaaaam hasretim güllüüüm, ey memleketim, hüseyinin başını koparanlar koparirken, Hüseyinin  hicmi ici yanmadi, hicmi cani yanmadi sanirsin, amma işde
sen bir gül isen, ve koparan ben isem, sesini cikarma gülüüüüüm, hasretim topraaaam.
Allah yahyaya öyle dedi bak dedi seni keserlerken sesini cikarmayacan GIG demeycen dedi, şimd kavak keserler, sögüt keserler, bilmem hüseyin gibi gülü koparirlar, onlari başı sesini cikarmamışki gülüüüüüüüm, kıklari cikmaz, vay boynum acıdı demezler, ne yapıyon ma n yak demezler, belki derler amma, acilari icindendir gülüm, acıdıysa içinden ağla, sızım sızım ağla, üzüm öyledir, onu budayinca gülüm, sanirsin bir dal cubuk, amma işde o ici sizlar ve aglar gülüüüm, ağla amma içinden sizla sesini cikarma, koparan hemde mehdi ise, sesin cikmasin güllüüüüüm , hasretim gonca gülüüüüüüm.
Bak bu hainler Vatanaimizin güllerini dermeye kalkiyorlar, bunca senenin üstüne kürekle toprak atmaya calişiyorlar, canla kan ile ile alinan vatani, siyaset ile satmaya kalkiyorlar, ve tv lerde başladi yine kroo kroo filimler neymiş birde E... denen adam amerikda film  cekcekmiş, bak bak baaaah, lan türk kalmadida bu uyuz k....mü  bizi temsil etcekmiş, daha dün A..nin yaninda, kiytirikdan bir figurandi tipsiz,  ayni yilmaz güney , ahmet kaya , öcalan gibi oturtma gavurlar, yani siyasetin gavur ayaklari, yani bak güzelim sen boynunu eger ,ben eşegin olayim dersen birisine, velevki bu, taptuk gibi evliya olsa, sirtina kirk sene odun sarar seni eşşek eder, amma sen başini kaldirir, ben man yak miyim deyebilirsen, eşşeklikden cikip, haşari eşşek sirtina binilmeyen eşek, zebra olursun, yani yine boynunu egen habil olursan,  olsan olsan koyun olursun, eli kalkmaz, dili kalkmaz, garip, yatir kes sesi cikmaz, ve yine inek gibi bakara gibi  ver ver ver etinden ver sütünden  ver, hatta yetmez gelde  g  --  ü n dende ver derler, sonunda,  haa anlayiverirsin seni  m ina kodu mun ip nesi verdiklerim yetmedimi si ....nesi deersin akillanirsin belki, yani kardeşim enayiligin adi, Allahdan razi olmak konmuş, aslan herşeyi yerde, aslani yiyen yok, niye ? kimseye enayiilik etmiyorda ondan, öyle olunca, evet bazilari boyun egecek, bugday olacak amma, işde bugday gibi buyur haşmetli agam deyince, bugday olursun seni degemene götürürler viccciragini cikarirlar, un eederler, senin KIKIN bile cikmaz gayri ondan sonra, sen istedin, sen firsat verdin, boyun egdin, haşmetlim dedin, ve senden üstün olan seni lokma lokma yer tüketir, hani iyimi,  iyi böyle enayiler varken, daha coooook degmenler döner. eeee ne yapacaz o ziman, matrix revulation, başkaldiriş,  uyaniklarin etimizden, sütümüzden, balimizdan, böregimizden otlanmasina müsade etmeyecegiz, vatanimizi bu yahudi kah pe cocuklarina birakmayacaz anladinizmi lan, en azindan koyun yerine koc olun, koyunlugu birakin artik, habilligi birak artik, enayi müslüman, inek gibi verimli birisi isen, en azindan bak biraz da olsa uyan, haksizliga isyan etde, dana ol bari ki, kendini savunabilesin, enayiligin siniri yok bunu bilesin, sen tikilmeye dünden raziysan, seni tikcek biri illa bulunur, amma işde  inde birde ben tiken deyince, kimseyi bulamazsin azizim, öyleyse herşey garerince  güzelim , HIZIRIN yaptiklari musaya ters idi, cünkü Musaya haram olan öldürmek, hizira helal, aman yarebbim, hemde kücücük bebegi veya cocgugu öldürüyor, bu nasil bir şeriattir acaba demek yokmu, sana haram, ona helal. bak güzelim yukarda gösterdik, olaya geniş cerceveden bak, yoksa bu dar kafa ile, ancak sana kirk sene eşeklik, yunusluk kalir anladinmi. vururla sirtina yükü, cek cekebilirsin yetmez bir de g.. tikmeye kalkanlar olur, verdinya gari, vermede sinir yok diyenlere duyurulur o eneyi eşeklere.
"evet" oyu mu verceniz, yarin bu i.... neye eşek olursaniz, yemin olsun verdikleriniz  yetmez, gö...... verceniz demeye gider, i.... alişdi bedava almaya, siz gibi enayiler varken onun sirti .... amma atarsaniz buna bir kazik , ömrü boyu birdaha cikaramaz o kazigi, yemin olsun .

önünüzde yonoşluk sizi bekliyor, verin vermenin siniri yok dedimya,  yakinda kicinizida verirsiniz. ya HAAAYIR diyeceksiniz, ene azindan sirtina binilmeyen zebra olcaniz, özgürlügün başini kazancaniz, yada onun bunun eşşegi olmaya devam etceniz.

varabilirsen taaa oraya, MAKAMI RIZAYA ve RAZiYEYE, makamin mübarek olsun.
dedik, müslümandik, mümin olduk, ince ince en iyilerden olduk, iyilik iyilik gitdik gitdik, dere tepe düz gitdik, eeeeee kuraninda sonu var gülüm, kulhuyu okudun felak nas okudun, kuran bitti, ee daha nereye gitcen gari, yani artik geri dönme zamani gülüm. işde zikirimzde bir yere varirsinki "allahüme salliler" okunur yani orasi zikirimizin tahiyat kismi, ordan öteye sagdan sola gidersin tesbihde, ve sonra taaa "nun" a kadar varirsin. "nun" zikirimiz, ya sukun yani durmak, veya gecmek hareket etmek yeridir, orda artik senin seyri sülükunun sonudur, ya durmayi sececen, madde olcan, tahta olcan, cam olcan, kum olcan, toprak olcan, yada durmakdan gececen, ve hareket edip  başa dönecen, başa dönmek için ise, "euzu bi kelimetillahilerden sonra dedigimiz, "subhanallahi..." zikiri yani kabeyi tavaf var, yani dönmek hareket etmek,  hareketi secersen, burda tavaf, sonra Allahdan başka ilah olmadigina iman  olan birinci tevhid zikirimiz,  ve sonra  10 kulhu, sonra ise fatiha, sondan başa dönme sirri, bu kulhuler fatihalar hepsi sagdan solaydi, kuranin yönündeydi, yani sagdan solaydi, amma ondan sonra ise, kulhu son, ve sondan başa dönmek lazimki, işde kulhuden sonra fatiha okuruz 10 defa, ve sonra ise, o yukari cikiş olan,  kuranin başina tirmanmak olan, 33 defa "subhanallahi vebihamdihi, subhanallahil azim ,ve estagfirullah." ile dinlene dinlene yokuşu tirmaniriz. ve bu zikir ise tersinedir, yani sondan başa dönen bir zikirki, yani sagdan sola kadar gittik, ve sagin en sonuna vardik, ve orasi artik sol, ve sonra başa dönmek için işde bu üclüyü 33 defa cekerekden, bu sefer ise soldan saga dogru hareket ederizki, bitişden sonra başa dönmek hikmetine ermek için, her bitişden sonra başa dönmek,  va baş fatiha ise, senenin sonu da başida isa da biter, hiristiyanlara göre, isa nin dogumu 24 Aralik, yahut evangelistlere göre 27 si, halbuki senenin sonu 31 aralik, ve bize göre isanin dogumu ise 1 ocak yani, isa ve mehdi SIRRI, isa da biter, mehdide, fatihada başlar,  bizim isa miz mehdiir, cünkü onlarin isa si hz isa, bizim isa miz ise mehdidir, mehdi isa dan, isa da mehdiden , o na, meryeme isa yi koyan biri var degilmi, o kutsal ruh, işde mehdi, veya diger ismi, musaya bilmediklerini gösteren HIZIR, veya kuranadaki ismi, musa nin  sana tabi oalnmi dedigi RAŞiD, ve yine muhammed için, muhammeden abdühü ve rasuluhu deriz, amma kuranda mehdi için ise, "katimizdan ona rahmet verdigimiz kulumuz" diye mehdiye atfedilr, yin isra suresinde,  yine ona, kulumuzu, abdimizi göstermek için, mescidi haramdan, mescidi aksaya götürdük diyor, ne için? " bi abdihi" diyor yani  o kulumuzu göstermek için, kim o kul, yani muhammed, gecmişden gelecege, ona mehdiyi ve vaktini  göstemek için ref etttirildi.

19.SINIF SOFiLERE
Hizir makami ögretilip talim ettirilir ve tarikatin pirini, olay vuku bulunca aramasi talim edilir. Bizatihi onunla (tarikatin piiri ile) kelam etmesi lazim geldigi ögeretilir ve kimler o göreve (HIZIRLIK makamina )secildi liste tutulur.

Bu 19. sinif sofiler Tesbihlerine Birinci kadrandaki 10 boncugun birincisi mevsim rengi ikincisi beyaz olrak, digeri yine mevsim rengi, ve digeri beyaz.... 10 boncuk dizlerler ve Alfabe duasindan önceki Arapca Elif ba yani alfabeyi 9 defa okurken, birinci boncukda Dad Harfi sag azı dişler arasına konarak okunur, ikinci boncukda sol
azı dişler arasına konarak okunur,sonra yine digerine sonra yine digerine konarak 9 boncuk sayilir.

Dad Harfinin Mahreci

"Dad"
harfi dilin ucu azı dişlerin arasına konarak "da" denmeye calışılır d ile z arasi bir ses çıkar
'Muhammed Diyauddin' ismi 'muhammed ziyauddin' denir yani asli ise
'Muhammed Dziyauddin' diye okunur, dil sag azilara, veya sol azilar arasina konabilir, ashabdan ebu bekr efendimiz iki tarafi ile de bu harfin mahrecini cikarabilirmiş


islamin şarti diyor mehmet hoca 5 dir diyorlar, ee peki diger islami görevler nerede, öksüzün elinden tutmak? o yok, banane, ee fakiri giydirmek, yok ,....., eee islamin şarti 5 dir diyorlar

Kardeşim bak, bir imtihanda 10 soru varsa, diyorki ögretmen, bunun eger 5 ini yaparsan iyi not alirsin, ve sinifi geceersin en azindan, amma sen dördünü yaparsan, belki ben tolarans hakkimi kullanir, seni sinifdan geciririn, amma sen sadece iki tanesini yaparsan, sinifda kalirisin, amma bunun yaninda biride altisini yapdi o da daha iyi, yine yedi yapti daha daha iyi, hatta biriside on da onunu yapti, onada pekiyi verdik,  bu adam bek iyi dedik . amma işde müslümanligin siniri, bu 5 güzel hasleti yapana biz müslüman diyoz, en fakir müslüman, ondan sonrasini yapanlar, yedi soruya cevap verip dogrusunu yapan, sekiz yapan ögrenci gibi, amma biride varki, daha bu 5 ide yapmyor, namaz kilmiyor, oruc tutmuyor, ee ne diyecez buna, haaala bunlarada müslüman diyoruz, Türkiyede de dünyadada dolu böyleleri, namaz yok, oruc yok, amma haftada bir cuma kilar, en ön safada gecer haaa, bak komvoyunan namaza gidiyoz biz,  ve Allahin evine variyoz, o namaz kilcak diye amcalari itip kalkiyorlar, buyur en ön saf senin, eeee bu adam peygambermi, peygamber olsan, musa gibi bir peygamber, olsan racul ve abd olan, bir kul olan HIZIRIN veya diger ismi ile raşidin arkasindaki safa gececen, cünkü onun bildgini musa bile bilmiyordu, ee nerde kaldi bu ah.... en ön safa gelip oturmasi haa,  sen hakkini sirani verirsen, yarin yeniden haşrolurkende, o senin sirani alip yüze cikar, sen diplerde kalirsin, sen kandin  inanadin verdin cünkü ahmak,  ve sag sola üstünken,  gündüz geceye reis iken, ve mehdi musaya, hizir ve reis iken, kim bu yahudi, musa vakti adami, fravunu ..., Allahin has kullarinin üstüne gececek. Birde yine kürt filimlari başladi başkanligi alsa yarin yine kürtlre devlet kuruvercek vatanmizda eyalet acivercek, ha eyalet acmiş, ha onlara devleti parcalayip vermiş, lan kilif farkli sadece, sana yutturmak için üstünü öyle örtüyor, kilif giydiriyor, bize gavurlari kürtleri baş yapan a..., kendisi tek başkanlik istiyor teklik bütünlük, amma amacida türkiyeye parcalara bölmek, cok başli yapmak, lan sana niye demiyorlar, lan agut alkolmü aldin, kafan hoşmu senin, bütün olan Türkiyeyi bölmek, ve eyaletlere bölmek, nerde , senin bunlari bölüpde, ben başkaninizin demek nerde, cünkü herksin artik kendi başi olcak sen kimsin o zaman ......,  sen parcalanirsan bütün kalan sana baş olur degilmi, oysaki gecen anlattik, Allah haşr hususunda işde : Brezilyadan kakao kahve, washingtondan portakal fistik, yeni zelandadan kiwi, derken toplandi ahmet amcanin bedenini oluşturdu, bak parcalar toplandida, bir bütün beden oldu, bu i... ise bütünü ben bölcen, ve onlarada başkan olcan diyor, .................., Allah haşretcen toplaycan birleştircen derken, bu i..... bölcen eyaletlere bölcen diyor, yine birleşen avurpayida bu sebeble ayriştirma haline sokdu, bu i......siyaseti

fazla söze gerek yok anlayan anladi, lafi fazla uzatmayada  gerek yok, anlayan geregini yapacakdir zaten.

--oOo---


أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ''

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 12 Mart 2017 Pazar
Original Kar © glan