03-13-2024, 02:25 AM
KÜSÜF NAMAZI
Küsuf (güneş ve ay tutulması) namazı, Hz. Peygamber (sallallahu aley
hi ve sellem) ' in sünneti ile sabittir. el-Muvaffak der ki: Güneş tutulmasının
meşruiyeti hakkında ilim adamları arasında bir ihtilaf bilmiyoruz. İlim eh
linin çoğuna göre ise Küsuf namazı, ay tutulması hakkında meşru' dur.
Bunu, Ata, el-Hasen, Nehai, İmam Şafü ve İshak söylemiştir. Hz. Pey
gamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki Güneş
ve Ay hiçbir kimsenin ne ölümünden ne de doğumundan dolayı tutul
mazlar. Fakat bunlar, Allah'ın (kudretine delalet eden) alametlerindendir.
Bunların tutulduklarını görünce hemen namaz kılın." Buhari ve Müslim
ittifak etmiştir. 960 Her ikisi hakkında namaz kılınmasını bir emir şeklinde
buyurmuştur.
İmam Malik der ki: Ay tutulması hakkında bir sünnet yoktur. İmam
Malik'in, İbn Abdilberr ve Ebu Hanife' den naklettiğine göre, o ikisi şöyle
demişlerdir: "İnsanlar ay tutulmasından dolayı namazı münferit olmak
üzere, ikişer rekat olarak kılarlar, cemaatle ise kılmazlar. Çünkü bu neden
le dışarı çıkmalarında bir zorluk vardır."
"Geçen ifadelerle, bir de iki tutulmadan birisi alacağı ve bu durumda
güneş tutulmasının daha aşikar sayılacağı" şeklinde cevap verilmiştir.
Bu namazın cemaatle ve münferit olarak kılınması da sünnettir.
Bunu, İmam Malik ve İmam Şafü söylemiştir. Çünkü Allah (c.c.) şöyle
buyurmuştur: "Bunların tutulduklarını görünce hemen namaz kılın." Zira
bu, bir nafile namaz olduğuna göre -diğer nafileler gibi- münferit şekilde
kılmak da caiz olur.
Bu namazın cemaatle yerine getirilmesi daha faziletlidir. Çünkü Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem) bu namazı, cemaatle kılmış ve sünnet olan da
bu namazın mescidde eda etmektir. Zira Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi
960 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 526.; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 618, 628,
630.
ve sellem) bu namazı mescid içersinde yerine getirmiştir. Hz. Aişe der ki:
"Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında bir defa Güneş tutul
du. Bunun üzerine mescide çıktı ve insanları (namaz için) arkasında saf
yaptırdı." Buhar! ve Müslim ittifak etmiştir.961
Bu namaz, hem hazar ve hem de seferde kılınabilir. Çünkü Allah'ın
Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Bunların tutulduk/arını görünce hemen na
maz kılın." buyurmuştur. Aynı zamanda bu namazı kadınlar da kılabilir
ler. Çünkü "Hz. Aişe ve Esma, bu namazı Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ile
beraber kılmışlardır. "962
Küsuf namazı kılınacağı vakit; Namaz toplayıcıdır, anlamında "es
Sô./ôtu Cô.miatun" demek sünnettir. Çünkü bu noktada gelen Abdullah b.
Amr'ın rivayetine göre, o şöyle demiştir: "Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve
sellem) zamanında güneş tutulduğu zaman, "es-Sô.lô.tu Cô.miatun (Namaz
toplayıcıdır) " diye nida edilirdi." Buhari ve Müslim ittifak etmiştir. 963 Küsuf
namazında ezan da kamet de sünnet değildir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi
ve sellem), bu namazı ezan ve kamet olmadığı halde kıldırmıştır.
Küsuf namazının kıhmşı: Küsuf namazında müstehap olan, onu
iki rekat olarak kılmaktır. İftitah tekbirinden sonra açılış (dualarını) okur,
euzü çekip Fatiha'yı ve Bakara suresini ya da o uzunlukta (başka) bir
sureyi okur. Sonra rüku eder ve Yüce Allah'ı yüz defa tesbih eder. Ardın
dan kalkıp, "Semiallah'u limen Hamideh, Rabbena ve leke'/ Hamd" der
ve ardından Fatiha'yı ve Ali İmran suresini ya da bu uzunlukta bir sureyi
okur. Sonra rüku'ya gider ve ilk rükusunun üçte ikisi kadar bekler ardın
dan kalkar; "Semial/ah'u limen Hamideh, Rabbena ve leke'/ Hamd" der
ve secdeye gider ve iki secdesini de uzun tutar ve ardından ikinci rekat
için ayağı kalkar, Fatiha'yı ve Nisa suresini okur ve peşine rüku eder,
öncesi kadar onu uzatır. Ardından kalkıp, "Semial/ah'u limen Hamideh,
Rabbena ve leke'/ Hamd" der ve ardından secdeye gider ve onu uzatır.
Bu şekilde toplam iki rekat kılmış olur. Her rekatta iki kıyam, iki kıraat, iki
rüku ve iki secdesi olmuş olur. Gece de olsa gündüz de olsa kıraati cehri
961 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 619.
962 Buhar! ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 543.
963 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533, 538; Müslim, Cilt: 2, Sayfa:
627.
olarak okur. Söz konusu kıraatteki bu takdir, İmam Ahmed' den nakle
dilmiş değildir. Ancak ondan gelen nakilde, birinci kıraatin, ikincisinden
daha evla olacağı yönündedir. İbn Abbas'ın hadisinde gelen takdirde ise;
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Bakara suresindeki kıraat mikta
rı kadar uzunca bir kıyamda durdu . . . " şeklinde geçmektedir. Buhar! ve
Müslim ittifak etmiştir. 964
Hz. Aişe hadisinde ise şöyle geçmektedir: "Allah'ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) ' in (kıyamdaki} kıraatini tahmin ettim. Bakara Suresi ka
darını okuduğunu zannettim . . . Sonra kalkıp kıraati yine uzattı. Onun
buradaki kıraatini de tahmin ettim. Al-i İmran Suresi kadar okuduğunu
zannettim."965 Bu görüşü İmam Malik ve İmam Şafii kabul etmiştir; ancak
onlar: Secdeyi uzatmaz, demişlerdir. Bunu, onlardan İbn Munzir aktar
mıştır. Çünkü bu nakledilmiş değildir.
Buna ise Hz. Aişe hadisinde gelen: "Sonra secde etti ve secdeyi de
uzattı. . . " ve "uzunca bir secde yaptı. . . " ifadeleriyle, bir de ikinci rekat
hakkında: "Sonra birincisine benzemeyen (uzunca) bir secde yaptı. . . "
lafzıyla cevap verilmiştir.966 Bunun yanında hadis-i şerifte bu ifadenin terk
edilmiş olması Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) 'den bunun sabit
oluş meşruiyetini engellemez. 967
İmam Malik, İmam Şafii ve Ebu Hanife şöyle demişlerdir: Güneş
tutulmasından dolayı kılınacak namazda cehri olarak okunmaz, (ama)
ay tutulmasından dolayı kılınacak namazda cehri olarak okunur. Çünkü
Hz. Aişe'nin sözü: "O (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kıraatini tahmin ettim . .
. "
şeklinde gelmiştir. Şayet kıraati cehri olarak okusaydı bu durumda bir tah
min ve zanna gerek olmazdı. Aynı şekilde İbn Abbas'ın: "Hz. Peygamber
964 Buhar! ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 540; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 626.
965 Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 701, 702, Muhammed b. İshak tarikiyle nakletmiştir. Ken
disi bu hadisi açıkça aktardığını söylemiştir. el-Hafız da el-Feth, Cilt. 2, Sayfa: 530
eserinde bu hadise işarette bulunmuştur. Bu ziyadeyi zikretmiş ve onu Ebu Davud'a
nisbet etmiş, üzerinde (görüş belirtmeyip) susmuştur.
966 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 529, 535, 544; Buhar!, Cilt: 2, Sayfa:
538; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 628. Buhar!' de yer alan Hz. Aişe'nin kavli şöyledir: "Bu
secdeden daha uzun bir secde yapmış değilim."
967 Bu araştırma hakkında bakınız: Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 538, 539.
(sallallahu aleyhi ve sellem), Bakara suresindeki kıraat miktarı kadar uzunca bir
kıyamda durdu . .
. " şeklindeki kavli de bu yöndedir.
Buhari ve Müslim'in ittifak ettiği968 ve Hz. Aişe'nin naklettiği: "Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Küsuf namazında kıraati uzun tuttu ve
açıktan okudu." hadisiyle buna cevap verilmiştir. Hz. Aişe'nin "tahmin et
tim" sözüne gelirsek; muhtemelen bu "işittim" anlamındadır ve bu lafızla
uzaklık anlamı anlaşılmaz yahut da Kur'an'ın başından olmaksızın Bakara
suresi miktarı kadar kıraat etti. . . şeklinde anlaşılmaktadır. Sonra Cehri
okunmasıyla ilgili gelen hadis, hem sahih gelmiştir ve hem de açıktır. Öy
leyse buna benzer ifadelerle nasıl çelişki oluşturabilir?
Namazın sıfatına dair söz konusu olan delile gelince, onu Hz. Aişe
rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
zamanında güneş tutuldu. Bunun üzerine mescide çıktı. İnsanlar da onun
arkasında saf oldular. Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) tekbir aldı ve
uzun bir kıraatle Kur' an okudu. Sonra tekbir aldı uzun bir rüku yaptı.
Ardından: "Semial/ahu limen hamideh" dedi ve doğruldu. Secde etmedi
ve uzun bir kıraatle Kur'an okudu. Bu ikinci kıraati birincisinden daha
kısa idi. Sonra tekbir aldı ve uzun bir rükuda bulundu. Bu ikinci rüku
birinciden daha kısa idi. Sonra: "Semiallahu limen hamideh, Rabbena ve
leke'l-hamd" dedi. Sonra secde etti. Bu secdeden sonra son rekatte de
aynı şeyleri birinci rekattaki gibi söyledi. Böylece Allah' ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) iki rekatte dört secde ile dört rükuyu kemale erdirmiş oldu.
Namazdan çıkmadan önce ise güneş açıldı." Buhari ve Müslim ittifak
etmiştir. 969 İbn Abbas'tan buna benzer bir rivayet de gelmiştir. 970
Ebu Hanife şöyle demiştir: (Küsuf namazını) nafile namazı gibi iki
rekat olarak kılar. Çünkü bu noktada rivayet edilen Numan b. Beşir hadi
sinde, o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanın
968 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 549; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 620. el
Hafız der ki: Bu şekilde görmeyenler bunu ay tutulmasına dair hamletmiştir. Ancak
doğru değildir. Çünkü İsmfüli, bu hadisi Velid'den, lafzıyla başka bir yönden: "Hz.
Peygamber (s.a.v.) zamanında güneş tutuldu . . . " şeklinde rivayet etmiştir. Sonra da
hadisi zikretmiştir.
969 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 619.
970 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 540; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 626.
Namaz Bölümü
471
da güneş tutuldu. Bunun üzerine O mescide çıktı, iki rekat namaz kıldı ve
her iki rekatta da kıyamı uzattı, güneş kurtulduğunda namazdan ayrıldı. "971
Kablsa'dan nakledildiğine göre ise Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdular: "Bunları (güneş ve ay tutulmasını) gördüğünüz zaman
en son kıldığınız farz namaz gibi namaz kılınız. "972
rekat kılar .
el-Muvaffak der ki: İleri sürdükleri hadislere gelince, bunlar ittifakla
metruk olup, kendileriyle amel edilmeyen hadislerdir. Çünkü onlar: "İki
. . " demişlerdir. Nitekim bu noktada gelen en-Numan hadisin
de: "İki rekat kılar ardından iki rekat kılar taki güneş açılmaya başlar .
. .
"
ifadesi geçerken, Kablse hadisinde ise: "Bu namazı en son kıldığınız farz
namaz gibi kılınız. " şeklinde geçmektedir. Bu durumda, her iki hadis de
diğeriyle çelişki oluşturmuş olmaktadır. Üstelik Kablsa hadisi mürseldir.
Muhtemelen Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) her bir rekatta iki rüku
yapmak suretiyle iki rekat namaz kılmıştır. Şayet bu çelişki takdir edilecek
olursa, bu durumda bizim ileri sürdüğümüz hadisleri almak daha evla
olur. Çünkü sahih oluşu ve rütbesi yanında, (Hadis) imamlarının, sıhhati
ve (rekattaki) ziyadeyi içermiş olması yönüyle, ittifak ettikleri hadislerden
sayılmaktadırlar. Zira sika (güvenilir) bir kimseden gelen bir ziyade, mak
bul sayılmıştır.
Okuyacağı bu kıraati uzun da olsa kısa da olsa, yaptığı caiz olur.
Küsuf namazında ise hutbe yoktur. Bu, Malik'i mezhebinin ve Rey asha
bının görüşüdür. İmam Şafü ise; Cuma hutbesinde olduğu gibi iki hutbesi
vardır, demiştir. Çünkü bu noktada Hz. Aişe şunu rivayet etmiştir: Sonra
güneş açılmış olduğu halde Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) na
971 Ahmed, Cilt: 4, Sayfa: 267, 269.; Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 704 ve Hakim, Cilt:
1, Sayfa: 332, Ebu Kilabe'nin farklı ve çelişkili lafızlar tarikiyle nakletmiştir. Nasbu'r
Raye, Cilt: 2, Sayfa: 228'de şöyle der: Ebu Kilabe'nin, Numan'dan yaptığı semaı
hakkında konuşulmuştur. İbn Kattan der ki: Bu hadisin isnadı hakkında tartışılmıştır.
Sonuç olarak hadis, isnad ve metin açısından muztariptir. Sahih oluşu hakkında ve
tek rüku etmeye dair delil getirme noktasında söz söylemeye engel teşkil etmektedir.
Beyhaki der ki: Bu hadisin lafızları
972 Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 701, 702, Muhammed b. İshak tarikiyle nakletmiştir. Ken
disi bu hadisi açıkça aktardığını söylemiştir. el-Hafız da el-Feth, Cilt. 2, Sayfa: 530
eserinde bu hadise işarette bulunmuştur. Bu ziyadeyi zikretmiş ve onu Ebu Davud'a
nisbet etmiş, üzerinde (görüş belirtmeyip) susmuştur.
mazdan çıktı ve halka hutbe verdi. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra
şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Güneş ve Ay Yüce Allah'ın kudretine dela
let eden ayetlerindendir. Bunlar, bir kimsenin ölümü ya da doğumu için
tutulmazlar. Öyleyse siz bunu (Güneş veya Ay tutulmasını) gördüğünüz
vakit hemen tekbir getirin. Allah'a duaya koyulun, namaz kılın, sadaka
verin . . . " Buhari ve Müslim'in ittifak etmiştir.973
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in (burada) onlara namaz kıl
malarını, duaya koyulmalarını, tekbir getirmelerini ve sadaka vermelerini
emrettiği, ama onlara hutbe vermelerini ise emretmediği" şeklinde cevap
verilmiştir. Şayet hutbe vermek sünnet olsaydı onlara bunu emrederdi.
Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in onlara namaz sonrasında hut
beyi irad etmiş olması, sadece bunun hükmünü öğretmek içindir. Bu ise
O'na has bir uygulamadır. Zira O'nun -tıpkı Cuma namazında olduğu
gibi- iki tane hutbe irad ettiğine işaret eden bir haber bulunmamaktadır.
Allah'u Teala'yı zikretmek, duaya koyulmak, istiğfarda bulunmak, sa
daka vermek, köle azat etmek ve Yüce Allah -gücü yettiği ölçüde- yakın
olmak müstehap sayılmıştır. Çünkü bu yönde Hz. Aişe hadisi gelmiştir.
Ebu Musa hadisinde ise şöyle geçer: "Allah'ı zikretmeye, O'na dua etmeye
ve istiğfarda bulunmaya koyulun . . . " Buhari ve Müslim' in ittifak etmiştir. 974
Esma' dan gelen rivayete göre, o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu
aleyhi ve sellem) güneş tutulduğu zaman köle azat edilmesini emretti. "975
Küsôf namazının hükmü ve vakti: Küsuf namazı müekked bir
sünnettir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bu namazı kıldığı gibi bir de
kılınmasını emir buyurmuştur. Bu namazın vakti; tutulma anıyla başlar,
aydınlanmaya (yani tutulmanın gitmesine) kadar da devam eder. Şaye
namaz bu vakitte kaçırılacak olursa, kazası yapılmaz. Çünkü Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu tutulmadan bir şey görecek
olursanız, tutulma açılana değin namaz kılınız. "976 Namazın bitişini ay
973 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 529; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 618.
974 Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 545; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 629.
975 Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 543, 544; Cilt: 5, Sayfa: 150.
976 Bak: Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 526, 546, 547; Müslim, Cilt: 2,
Sayfa: 622, 623, 628, 630 . . .
dınlanma durumu ile sınırlamıştır. Şayet namaz kılarken tutulma bitecek,
ortalık aydınlanacak olursa, hafif tutarak namazı tamamlar. Namazı biti
recek olur da tutulma da tam tepede olursa, namaza eklemede bulunmaz,
zikir ve istiğfar ile meşgul olur. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ekleme
de bulunmamıştır.
Yasak vakit içerisinde kılınacak Küsuf namazı: Şayet namaz,
namaz vaktinin dışında (yani yasak olan bir vakit içerisinde) söz konusu
olursa, namaz yerine tesbihte bulunur. Bu, mezhebimizin açık görüşüdür.
Bu, aynı zamanda İmam Malik ve Ebu Hanife'nin de görüşüdür. İmam
Ahmed' den gelen nakile göre; bu durumda yasak olan vakit dahi olsa
Küsuf namazını kılabileceklerini belirtmiştir. Bu, Şafü mezhebinin de ka
bul ettiği görüştür. Her iki görüşe ait deliller ise geçmişti. 977
Kaynak
Delilleriyle Hanbeli Fıkhı el-Muğni 1
Küsuf (güneş ve ay tutulması) namazı, Hz. Peygamber (sallallahu aley
hi ve sellem) ' in sünneti ile sabittir. el-Muvaffak der ki: Güneş tutulmasının
meşruiyeti hakkında ilim adamları arasında bir ihtilaf bilmiyoruz. İlim eh
linin çoğuna göre ise Küsuf namazı, ay tutulması hakkında meşru' dur.
Bunu, Ata, el-Hasen, Nehai, İmam Şafü ve İshak söylemiştir. Hz. Pey
gamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki Güneş
ve Ay hiçbir kimsenin ne ölümünden ne de doğumundan dolayı tutul
mazlar. Fakat bunlar, Allah'ın (kudretine delalet eden) alametlerindendir.
Bunların tutulduklarını görünce hemen namaz kılın." Buhari ve Müslim
ittifak etmiştir. 960 Her ikisi hakkında namaz kılınmasını bir emir şeklinde
buyurmuştur.
İmam Malik der ki: Ay tutulması hakkında bir sünnet yoktur. İmam
Malik'in, İbn Abdilberr ve Ebu Hanife' den naklettiğine göre, o ikisi şöyle
demişlerdir: "İnsanlar ay tutulmasından dolayı namazı münferit olmak
üzere, ikişer rekat olarak kılarlar, cemaatle ise kılmazlar. Çünkü bu neden
le dışarı çıkmalarında bir zorluk vardır."
"Geçen ifadelerle, bir de iki tutulmadan birisi alacağı ve bu durumda
güneş tutulmasının daha aşikar sayılacağı" şeklinde cevap verilmiştir.
Bu namazın cemaatle ve münferit olarak kılınması da sünnettir.
Bunu, İmam Malik ve İmam Şafü söylemiştir. Çünkü Allah (c.c.) şöyle
buyurmuştur: "Bunların tutulduklarını görünce hemen namaz kılın." Zira
bu, bir nafile namaz olduğuna göre -diğer nafileler gibi- münferit şekilde
kılmak da caiz olur.
Bu namazın cemaatle yerine getirilmesi daha faziletlidir. Çünkü Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem) bu namazı, cemaatle kılmış ve sünnet olan da
bu namazın mescidde eda etmektir. Zira Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi
960 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 526.; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 618, 628,
630.
ve sellem) bu namazı mescid içersinde yerine getirmiştir. Hz. Aişe der ki:
"Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında bir defa Güneş tutul
du. Bunun üzerine mescide çıktı ve insanları (namaz için) arkasında saf
yaptırdı." Buhar! ve Müslim ittifak etmiştir.961
Bu namaz, hem hazar ve hem de seferde kılınabilir. Çünkü Allah'ın
Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Bunların tutulduk/arını görünce hemen na
maz kılın." buyurmuştur. Aynı zamanda bu namazı kadınlar da kılabilir
ler. Çünkü "Hz. Aişe ve Esma, bu namazı Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ile
beraber kılmışlardır. "962
Küsuf namazı kılınacağı vakit; Namaz toplayıcıdır, anlamında "es
Sô./ôtu Cô.miatun" demek sünnettir. Çünkü bu noktada gelen Abdullah b.
Amr'ın rivayetine göre, o şöyle demiştir: "Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve
sellem) zamanında güneş tutulduğu zaman, "es-Sô.lô.tu Cô.miatun (Namaz
toplayıcıdır) " diye nida edilirdi." Buhari ve Müslim ittifak etmiştir. 963 Küsuf
namazında ezan da kamet de sünnet değildir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi
ve sellem), bu namazı ezan ve kamet olmadığı halde kıldırmıştır.
Küsuf namazının kıhmşı: Küsuf namazında müstehap olan, onu
iki rekat olarak kılmaktır. İftitah tekbirinden sonra açılış (dualarını) okur,
euzü çekip Fatiha'yı ve Bakara suresini ya da o uzunlukta (başka) bir
sureyi okur. Sonra rüku eder ve Yüce Allah'ı yüz defa tesbih eder. Ardın
dan kalkıp, "Semiallah'u limen Hamideh, Rabbena ve leke'/ Hamd" der
ve ardından Fatiha'yı ve Ali İmran suresini ya da bu uzunlukta bir sureyi
okur. Sonra rüku'ya gider ve ilk rükusunun üçte ikisi kadar bekler ardın
dan kalkar; "Semial/ah'u limen Hamideh, Rabbena ve leke'/ Hamd" der
ve secdeye gider ve iki secdesini de uzun tutar ve ardından ikinci rekat
için ayağı kalkar, Fatiha'yı ve Nisa suresini okur ve peşine rüku eder,
öncesi kadar onu uzatır. Ardından kalkıp, "Semial/ah'u limen Hamideh,
Rabbena ve leke'/ Hamd" der ve ardından secdeye gider ve onu uzatır.
Bu şekilde toplam iki rekat kılmış olur. Her rekatta iki kıyam, iki kıraat, iki
rüku ve iki secdesi olmuş olur. Gece de olsa gündüz de olsa kıraati cehri
961 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 619.
962 Buhar! ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 543.
963 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533, 538; Müslim, Cilt: 2, Sayfa:
627.
olarak okur. Söz konusu kıraatteki bu takdir, İmam Ahmed' den nakle
dilmiş değildir. Ancak ondan gelen nakilde, birinci kıraatin, ikincisinden
daha evla olacağı yönündedir. İbn Abbas'ın hadisinde gelen takdirde ise;
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Bakara suresindeki kıraat mikta
rı kadar uzunca bir kıyamda durdu . . . " şeklinde geçmektedir. Buhar! ve
Müslim ittifak etmiştir. 964
Hz. Aişe hadisinde ise şöyle geçmektedir: "Allah'ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) ' in (kıyamdaki} kıraatini tahmin ettim. Bakara Suresi ka
darını okuduğunu zannettim . . . Sonra kalkıp kıraati yine uzattı. Onun
buradaki kıraatini de tahmin ettim. Al-i İmran Suresi kadar okuduğunu
zannettim."965 Bu görüşü İmam Malik ve İmam Şafii kabul etmiştir; ancak
onlar: Secdeyi uzatmaz, demişlerdir. Bunu, onlardan İbn Munzir aktar
mıştır. Çünkü bu nakledilmiş değildir.
Buna ise Hz. Aişe hadisinde gelen: "Sonra secde etti ve secdeyi de
uzattı. . . " ve "uzunca bir secde yaptı. . . " ifadeleriyle, bir de ikinci rekat
hakkında: "Sonra birincisine benzemeyen (uzunca) bir secde yaptı. . . "
lafzıyla cevap verilmiştir.966 Bunun yanında hadis-i şerifte bu ifadenin terk
edilmiş olması Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) 'den bunun sabit
oluş meşruiyetini engellemez. 967
İmam Malik, İmam Şafii ve Ebu Hanife şöyle demişlerdir: Güneş
tutulmasından dolayı kılınacak namazda cehri olarak okunmaz, (ama)
ay tutulmasından dolayı kılınacak namazda cehri olarak okunur. Çünkü
Hz. Aişe'nin sözü: "O (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kıraatini tahmin ettim . .
. "
şeklinde gelmiştir. Şayet kıraati cehri olarak okusaydı bu durumda bir tah
min ve zanna gerek olmazdı. Aynı şekilde İbn Abbas'ın: "Hz. Peygamber
964 Buhar! ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 540; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 626.
965 Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 701, 702, Muhammed b. İshak tarikiyle nakletmiştir. Ken
disi bu hadisi açıkça aktardığını söylemiştir. el-Hafız da el-Feth, Cilt. 2, Sayfa: 530
eserinde bu hadise işarette bulunmuştur. Bu ziyadeyi zikretmiş ve onu Ebu Davud'a
nisbet etmiş, üzerinde (görüş belirtmeyip) susmuştur.
966 Buhar! ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 529, 535, 544; Buhar!, Cilt: 2, Sayfa:
538; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 628. Buhar!' de yer alan Hz. Aişe'nin kavli şöyledir: "Bu
secdeden daha uzun bir secde yapmış değilim."
967 Bu araştırma hakkında bakınız: Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 538, 539.
(sallallahu aleyhi ve sellem), Bakara suresindeki kıraat miktarı kadar uzunca bir
kıyamda durdu . .
. " şeklindeki kavli de bu yöndedir.
Buhari ve Müslim'in ittifak ettiği968 ve Hz. Aişe'nin naklettiği: "Hz.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Küsuf namazında kıraati uzun tuttu ve
açıktan okudu." hadisiyle buna cevap verilmiştir. Hz. Aişe'nin "tahmin et
tim" sözüne gelirsek; muhtemelen bu "işittim" anlamındadır ve bu lafızla
uzaklık anlamı anlaşılmaz yahut da Kur'an'ın başından olmaksızın Bakara
suresi miktarı kadar kıraat etti. . . şeklinde anlaşılmaktadır. Sonra Cehri
okunmasıyla ilgili gelen hadis, hem sahih gelmiştir ve hem de açıktır. Öy
leyse buna benzer ifadelerle nasıl çelişki oluşturabilir?
Namazın sıfatına dair söz konusu olan delile gelince, onu Hz. Aişe
rivayet etmiş ve şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
zamanında güneş tutuldu. Bunun üzerine mescide çıktı. İnsanlar da onun
arkasında saf oldular. Allah'ın Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem) tekbir aldı ve
uzun bir kıraatle Kur' an okudu. Sonra tekbir aldı uzun bir rüku yaptı.
Ardından: "Semial/ahu limen hamideh" dedi ve doğruldu. Secde etmedi
ve uzun bir kıraatle Kur'an okudu. Bu ikinci kıraati birincisinden daha
kısa idi. Sonra tekbir aldı ve uzun bir rükuda bulundu. Bu ikinci rüku
birinciden daha kısa idi. Sonra: "Semiallahu limen hamideh, Rabbena ve
leke'l-hamd" dedi. Sonra secde etti. Bu secdeden sonra son rekatte de
aynı şeyleri birinci rekattaki gibi söyledi. Böylece Allah' ın Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) iki rekatte dört secde ile dört rükuyu kemale erdirmiş oldu.
Namazdan çıkmadan önce ise güneş açıldı." Buhari ve Müslim ittifak
etmiştir. 969 İbn Abbas'tan buna benzer bir rivayet de gelmiştir. 970
Ebu Hanife şöyle demiştir: (Küsuf namazını) nafile namazı gibi iki
rekat olarak kılar. Çünkü bu noktada rivayet edilen Numan b. Beşir hadi
sinde, o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanın
968 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 549; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 620. el
Hafız der ki: Bu şekilde görmeyenler bunu ay tutulmasına dair hamletmiştir. Ancak
doğru değildir. Çünkü İsmfüli, bu hadisi Velid'den, lafzıyla başka bir yönden: "Hz.
Peygamber (s.a.v.) zamanında güneş tutuldu . . . " şeklinde rivayet etmiştir. Sonra da
hadisi zikretmiştir.
969 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 533; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 619.
970 Buhari ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 540; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 626.
Namaz Bölümü
471
da güneş tutuldu. Bunun üzerine O mescide çıktı, iki rekat namaz kıldı ve
her iki rekatta da kıyamı uzattı, güneş kurtulduğunda namazdan ayrıldı. "971
Kablsa'dan nakledildiğine göre ise Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdular: "Bunları (güneş ve ay tutulmasını) gördüğünüz zaman
en son kıldığınız farz namaz gibi namaz kılınız. "972
rekat kılar .
el-Muvaffak der ki: İleri sürdükleri hadislere gelince, bunlar ittifakla
metruk olup, kendileriyle amel edilmeyen hadislerdir. Çünkü onlar: "İki
. . " demişlerdir. Nitekim bu noktada gelen en-Numan hadisin
de: "İki rekat kılar ardından iki rekat kılar taki güneş açılmaya başlar .
. .
"
ifadesi geçerken, Kablse hadisinde ise: "Bu namazı en son kıldığınız farz
namaz gibi kılınız. " şeklinde geçmektedir. Bu durumda, her iki hadis de
diğeriyle çelişki oluşturmuş olmaktadır. Üstelik Kablsa hadisi mürseldir.
Muhtemelen Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) her bir rekatta iki rüku
yapmak suretiyle iki rekat namaz kılmıştır. Şayet bu çelişki takdir edilecek
olursa, bu durumda bizim ileri sürdüğümüz hadisleri almak daha evla
olur. Çünkü sahih oluşu ve rütbesi yanında, (Hadis) imamlarının, sıhhati
ve (rekattaki) ziyadeyi içermiş olması yönüyle, ittifak ettikleri hadislerden
sayılmaktadırlar. Zira sika (güvenilir) bir kimseden gelen bir ziyade, mak
bul sayılmıştır.
Okuyacağı bu kıraati uzun da olsa kısa da olsa, yaptığı caiz olur.
Küsuf namazında ise hutbe yoktur. Bu, Malik'i mezhebinin ve Rey asha
bının görüşüdür. İmam Şafü ise; Cuma hutbesinde olduğu gibi iki hutbesi
vardır, demiştir. Çünkü bu noktada Hz. Aişe şunu rivayet etmiştir: Sonra
güneş açılmış olduğu halde Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) na
971 Ahmed, Cilt: 4, Sayfa: 267, 269.; Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 704 ve Hakim, Cilt:
1, Sayfa: 332, Ebu Kilabe'nin farklı ve çelişkili lafızlar tarikiyle nakletmiştir. Nasbu'r
Raye, Cilt: 2, Sayfa: 228'de şöyle der: Ebu Kilabe'nin, Numan'dan yaptığı semaı
hakkında konuşulmuştur. İbn Kattan der ki: Bu hadisin isnadı hakkında tartışılmıştır.
Sonuç olarak hadis, isnad ve metin açısından muztariptir. Sahih oluşu hakkında ve
tek rüku etmeye dair delil getirme noktasında söz söylemeye engel teşkil etmektedir.
Beyhaki der ki: Bu hadisin lafızları
972 Ebu Davud, Cilt: 1, Sayfa: 701, 702, Muhammed b. İshak tarikiyle nakletmiştir. Ken
disi bu hadisi açıkça aktardığını söylemiştir. el-Hafız da el-Feth, Cilt. 2, Sayfa: 530
eserinde bu hadise işarette bulunmuştur. Bu ziyadeyi zikretmiş ve onu Ebu Davud'a
nisbet etmiş, üzerinde (görüş belirtmeyip) susmuştur.
mazdan çıktı ve halka hutbe verdi. Allah'a hamd ve sena ettikten sonra
şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Güneş ve Ay Yüce Allah'ın kudretine dela
let eden ayetlerindendir. Bunlar, bir kimsenin ölümü ya da doğumu için
tutulmazlar. Öyleyse siz bunu (Güneş veya Ay tutulmasını) gördüğünüz
vakit hemen tekbir getirin. Allah'a duaya koyulun, namaz kılın, sadaka
verin . . . " Buhari ve Müslim'in ittifak etmiştir.973
"Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in (burada) onlara namaz kıl
malarını, duaya koyulmalarını, tekbir getirmelerini ve sadaka vermelerini
emrettiği, ama onlara hutbe vermelerini ise emretmediği" şeklinde cevap
verilmiştir. Şayet hutbe vermek sünnet olsaydı onlara bunu emrederdi.
Allah'ın Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ' in onlara namaz sonrasında hut
beyi irad etmiş olması, sadece bunun hükmünü öğretmek içindir. Bu ise
O'na has bir uygulamadır. Zira O'nun -tıpkı Cuma namazında olduğu
gibi- iki tane hutbe irad ettiğine işaret eden bir haber bulunmamaktadır.
Allah'u Teala'yı zikretmek, duaya koyulmak, istiğfarda bulunmak, sa
daka vermek, köle azat etmek ve Yüce Allah -gücü yettiği ölçüde- yakın
olmak müstehap sayılmıştır. Çünkü bu yönde Hz. Aişe hadisi gelmiştir.
Ebu Musa hadisinde ise şöyle geçer: "Allah'ı zikretmeye, O'na dua etmeye
ve istiğfarda bulunmaya koyulun . . . " Buhari ve Müslim' in ittifak etmiştir. 974
Esma' dan gelen rivayete göre, o şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sallallahu
aleyhi ve sellem) güneş tutulduğu zaman köle azat edilmesini emretti. "975
Küsôf namazının hükmü ve vakti: Küsuf namazı müekked bir
sünnettir. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bu namazı kıldığı gibi bir de
kılınmasını emir buyurmuştur. Bu namazın vakti; tutulma anıyla başlar,
aydınlanmaya (yani tutulmanın gitmesine) kadar da devam eder. Şaye
namaz bu vakitte kaçırılacak olursa, kazası yapılmaz. Çünkü Hz. Peygam
ber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu tutulmadan bir şey görecek
olursanız, tutulma açılana değin namaz kılınız. "976 Namazın bitişini ay
973 Buharı ile beraber Fethu'I Bari, Cilt: 2, Sayfa: 529; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 618.
974 Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 545; Müslim, Cilt: 2, Sayfa: 629.
975 Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 543, 544; Cilt: 5, Sayfa: 150.
976 Bak: Buharı ile beraber Fethu'l Bari, Cilt: 2, Sayfa: 526, 546, 547; Müslim, Cilt: 2,
Sayfa: 622, 623, 628, 630 . . .
dınlanma durumu ile sınırlamıştır. Şayet namaz kılarken tutulma bitecek,
ortalık aydınlanacak olursa, hafif tutarak namazı tamamlar. Namazı biti
recek olur da tutulma da tam tepede olursa, namaza eklemede bulunmaz,
zikir ve istiğfar ile meşgul olur. Çünkü Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) ekleme
de bulunmamıştır.
Yasak vakit içerisinde kılınacak Küsuf namazı: Şayet namaz,
namaz vaktinin dışında (yani yasak olan bir vakit içerisinde) söz konusu
olursa, namaz yerine tesbihte bulunur. Bu, mezhebimizin açık görüşüdür.
Bu, aynı zamanda İmam Malik ve Ebu Hanife'nin de görüşüdür. İmam
Ahmed' den gelen nakile göre; bu durumda yasak olan vakit dahi olsa
Küsuf namazını kılabileceklerini belirtmiştir. Bu, Şafü mezhebinin de ka
bul ettiği görüştür. Her iki görüşe ait deliller ise geçmişti. 977
Kaynak
Delilleriyle Hanbeli Fıkhı el-Muğni 1
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca