10-06-2018, 01:45 AM
(This post was last modified: 06-04-2024, 01:28 AM by RasitTunca.)
En Güzel Temel Dursun Fadime Fıkraları
FIKRA 1
Temel çok güzel bir kadını gözüne kestirmiş.
Kadının peşinde ve bir taraftan da nasıl ayartırım diye düşünüyor.
Klasik tavlama usüllerinden biri geliyor aklına ve birden kadına dönüp :
- Hadi bize gidelum sağa pul kolleksiyonumu cöstereyim.
Kadın şaşırır fakat bozuntuya vermez:
- Peki ya beğenmezsem
- O zaman ciyinur cidersun
FIKRA 2
Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış.
Fadime;
- Ha pu netur, soyulmuş tavşanı nasıl avlaysun?
- Sevişirken yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu vurdimm onuuu..
FIKRA 3
Temel karısı Fadime zayıflasın diye binmesi için at almış.
Aradan bir hafta geçmiş...
Temel ile Dursun kahvede konuşurlarken konu Fadime'nın zayıflamasına gelmiş.
Dursun sormuş
- "Bir gelişme var mu?"
"Evet da" demiş Temel:
- "At bir haftada 5 kilo verdu
FIKRA 4
Fadime Temele sormuş;
_ Paluklar neden konuşmiyi Temelciğum
Temel yanıtlamış...
- Paşini akvaryuma sok anlarsun,Fadimeciğum
FIKRA 5
Fadime kızını evermiş, düğünden sonra bir hafta geçmiş ses yok.
“Ula ha punlarin sesi soluğu cikmiy, Pen pugün bi dolanacağum” demiş;
Yeni evlilerin kapısını çalmış…
Kızı kapıyı açmış ki ne görsün Fadime, kızı çırılçıplak:
-Uyyyy ha pu nedur usagum? Ayuptur da!
Kızı: Aaaa ne kadar geri gafalusun anne, bu aşk elbisesi…
Fadime töbe töbe diye içeri seğirtecek olmuş bakmış damat geliyor:
-Ooo anne hoş celdun?
Fadime yüzünü gözünü nereye kaçıracağını bilmiyor, çünkü damat da anadan üryan..
-Pu ne rezulluk diyecek olmuş,
Damat hemen: ‘Aaaa ne kadar geri gafalusun anne bu aşk elbisesi’ demiş.
Çaresiz Fadime bir koşuda almış soluğu evde.
Almış Fadime’yi bir düşünce.
Acaba demiş, gerçekten ben geri gafalu miyum?
Sonra yatmış aklına.
Üstünde başında ne varsa soyunup dökünmüş.
Başlamış evde çıplak dolaşmaya.
Akşamüstü kapı çalınmış,
Fadime, bakmış ki camdan Temel, saçını başını düzeltmiş, açmış kapıyı.
Fadime’yi bu halde gören Temel’in gözler yerinden fırlamış:
_”Ula ne dur bu, gafayi mi yedun da?
_”Hih demiş Fadime Temele,
_‘ne gadar geri gafalusun, ha bu aşk elbisesidur da’
Temel şaşkın cevaplamış:’Ula Ütüleseydun bari’
FIKRA 6
Doktor hastabakıcı Temel'i çağırdı..
'Yarın ava gidiyorum, ama muayenehane kapansın istemiyorum.
Sen hastalarla ilgilen. Ben arada arar, kontrol ederim' dedi..
'Merak etmeyin doktor' dedi, Temel.
Doktor ertesi gün akşama doğru telefon etti..
'Ne var ne yok?..'
'Üç hasta geldi bugün.. İlkinin başı ağrıyordu, ASPİRİN içirdim.'
'Harika Temel' dedi, doktor..
'İkincisinin midesi yanıyordu.. TALSİT verdim..'
'Bravo.. Bravo Temel.. Harikasın!.. Ya üçüncü?..'
'Doktor, masada oturuyordum. Kapı çarparak açıldı, içeri fırtına gibi bir kadın girdi..
Alev alev yanıyor gibiydi, muayene masasının üzerine yattı ve bağırdı:
'Bana yardım et. Beş yıldır erkek yüzü görmedim..'
'Eee.. Sen ne yaptın, Temel?..'
'Gözüne VİSİNE damlattım doktor!
FIKRA 7
Temel kahvehaneye gitmiş arkadaşları demişki uy temel bu gün cuma namazına yeni hoca gelicekmiş sende gelirmisin, temel demiş ha ben burayayım zaten cideruz, hoca fetbah verirken demişki her mümün cuma namazını kaçırmazsa cennetde hurilerden biri verilir der, temel hemen ayağa kalkar hocam ha bizim hatunlara cennetde ne verilir, onlarada nurilerden biri verilir der, akşam namazında eve gelen temel bakarki fadime namaza durmuş popasına bir tekme atar kal deyrum saa, fadime derki ne oldi temel neden tekmeledun beni, temel de derki ula öteki dünyaya gidice orespimu olucaksın.
FIKRA 8
Temel yeni yaptigi ahirina hayvanlari yerlestiriyormus.
Fakat sira develere geldiginde, develerin kapidan gecemedigini anlamis.
Baslamıs kapinin ust kismini parcalamaya.
Ordan gecen bir adam -Birader napiyon sen?
temel:
-Ula devenin boyni cok uzun , kapiyu uzatayrum
adam:
-Ulan salak kapinin girisindeki topragi biraz kazsana..
temel:
-Salak sensin da, devenin boynu uzun ayaklari degul !!!
FIKRA 9
Temel ve Fadime hayvanat bahçesinde dolasiyorlarmis.
Aslan kafesinin önüne geldiklerinde kafesin bos oldugunu ve aslan bakicisinin içeriyi
temizledigini görmüsler.
Aslanlarin nerede oldugunu sorunca bakici:
-'Simdi onlarin sex saatleri 5 saatten önce çikmazlar'
Bunun üzerine Fadime Temel'i dürtmüs ve sitemle :
'Tuytun mu Temel?'
Temel yüzünü burusturmus :'tuytum Fadime' demis.
Biraz daha ilerlemisler Ceylanlarin kafesinin önüne gelmisler
ama orada da bakicidan baska bir sey yokmus, sorduklarinda bakici :
'simdi onlarin sex saati, 4 saatten önce çikmazlar' demis.
Fadime yine dönmüs daha sitemkar 'Tuytun mu Temel'
Temel iyice bozularak 'tuytum tuytum!'
Ayni sey gorillerin kafesinin önünde daha siddetli bir sekilde tekrarlandiktan sonra geyiklerin kafesinin önüne gelmisler,
bakiciya sorduklarinda, bakici 'Simdi onlarin sex saati ama bekleyin bir -iki dakikaya kadar çikarlar' demis ve öyle olmus.
Bunun üzerine Temel gururla dönmüs Fadime'ye :'TUYTUN MU FADIME?' demis.
Fadime aninda cevabi yapistirmis:
'Tuytum tuytum ama sen de su geyigin kafasindaki boynuzlari gördün mü?!!'
FIKRA 10
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış fakat çok da tembel olduğundan ve gazete alabilecegi tek yer, oturduğu dağın eteğindeki bakkal olmasından dolayı bu iş için hep Fadime'yi gönderirmiş.
Fadime bir gün bu durumdan sıkılmış ve pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış.
Ertesi gün Temel gazete isteyince bir önceki gün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Bir sonraki gün de aynı şekilde yine Temel gazete istemiş Fadime yine işlerini halledip Temele gazeteyi vermiş. Perşembe günü de yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp:
"Fadime," demiş. "Dünyada ne salak insanlar var; dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor."
FIKRA 11
Bir kasabaya sirk gelmiş. ... Sirkin geldiği gün aslan terbiyecisi istifa etmiş gitmiş.
Patron panik halinde "hemen yerel gazeteye ilan verin acele bir aslan terbiyecisi bulalım" demiş.
İlan vermişler, iki kisi gelmiş.
Biri uzun boylu, sarışın bir fıstık, diğeri bildiğimiz bizim Temel, kel kafalı, kısa boylu ve şişman olanı...
Patron, "ikiniz de aslan terbiyecisi misiniz?" diye sormuş, "evet" demişler.
Kıza, "önce sen gir bakalım kafese" demiş. Kız girmiş, arkasından kafesi kilitlemişler.
Baba aslan kıza bakmış, ağır ağır yaklaşmaya başlamış, kız birden üzerindeki giysisini çıkarmış, çırılçıplak.
Baba aslan önce afallamış, sonra kıza yaklaşmış ve ayak ucundan başlayarak kızı koklamaya başlamış ve yalamış.
Sonra, gevşemiş ve sakin, mutlu bir şekilde kızın ayaklarının dibine uzanmış yatmış.
Patron dönmüş Temel'e, "Sen de aynı şekilde yapabilir misin?" demiş.
Temel, "Elbette yaparım ama önce aslanı kenara çekin"..!.
FIKRA 12
Temel Dursuna arabasinin öyküsünü anlatiyordu :
"Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi.
Bir süre gittikten sonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti.
Mini etegini iyice yukari çekip, dudaklarini islatti ve..."
_“Benden ne istersen alabilirsin” dedi,
_" Ben de arabasini aldim."
Dursun : "iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi
FIKRA 13
Adamın biri sinemaya gider. Tam sinemada film baslarken önüne saçını kazıtmış biri oturur
Ve sinemanın ışıkları bu saçını kazıtmış adamın kafasına vurur...
Arkasındaki adam bir turlu filmi izleyemez.
Adam içinden "sunun ensesine bi tane yapıştırayım" der sonra
" Oğlum adam iriyarı...Ellese bile beni parçalar" diyip vazgeçerken yanına Temel oturur..
Adam Temel'e dönüp "Şu kafasını kazıtmış adamın ensesine bir tane vur sana 5 milyon vericem" der.
Temel de dayanamaz adamın ensesine bi tane yapıştırır.
ve devam eder "Ula Hasan sen purada miydun".
Adam dönüp "Ne Hasanı kardeşim" der.
Temel de "Pardon kardeşum karuşturdum" der ve adam önüne dönünce 5 milyonunu alır.
Adam dayanamaz ve Temel'e donup "Kardeş bi tane daha yapıştır sana 10milyon verecem" der.
Temel bi tane daha adamın ensesine vurur ve ilave eder "Ula Hasan sensun da yeme penu"
Adam donup "Hasan değilim kardeşim be " diyip ön koltuklardan birine oturur.
Temel'in yanındaki adam artik filmi bırakıp bu kafasını kazıtan adamı aramaya baslar ve bulur.
Hemen Temel'e dönüp,
"Bak kardeşim iste oraya oturmuş. Git ensesine bi tane daha vur sana cebimdeki tüm parayı verecem" der.
Temel hemen kafasını kazıtmış adamın arkasına geçip ensesine bi tane yapıştırıp seslenir: Gönderilen Fotoğraf
"Ula Hasan purda miydun, ben da yarim saattur arkadaki adamu sen sanup ensesune vurayrum"
FIKRA 14
Temel üniversite sınavına girmiş.
Her soru için yazı-tura atarak cevapları vermiş.
İki saat sonra ögrencilerin çogu sınav kağıdını verip salonu terk etmiş, temel hala yazı tura atıyor.
Gözetmen gelmiş başına dikilmiş:
- Temel hepsini yazı tura atıyorsun, hala bitiremedin mi?
Temel:
- Hocam bir saat önce bitirdum. şimdi de cevaplarımı kontrol edeyrum!
FIKRA 15
Temel tıp fakültesini bitirip, beyin cerrahisi ihtisasına başlamış. İlk yurtdışı kongresinde, heyecanla farklı ülkelerden bir araya gelen doktorların arasına karışmış.
Bir köşede, kalabalık bir grubun aralarında tartışmakta olduğunu görüp konuşmalarına kulak kabartmış.
Aksanından İngiliz olduğu anlaşılan doktor şöyle diyormuş:
-Beyin cerrahisi bizde öyle ilerledi ki, beyin nakline başladık. Biz bir adamın beynini alırız, başkasına naklederiz
ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz.
Bunu duyan bir Alman cerrah, ….. atılmış:
-Bu hiç birşey değil; biz bir adamın beynini çıkarıp, başkasına naklederiz ve onu dört haftada orduya katılıp, savaşacak hale getiririz.
O ana kadar sessiz, sakin tartışmayı dinleyen Temel, yüksek sesle söylenmiş:
-Beyin nakli mi, ne kadar gereksiz !
Bir anda bütün gözler kendisine dönerken eklemiş:
-Biz Kasımpaşa'dan bir beyinsizi aldik ve Başbakan yaptık. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor...
FIKRA 16
Temel'in Almanya'daki oğlu Temel'e şöyle bir mektup yazar:
- Babacığım sizleri çok özledim. Bana bolca para yollarsan sevinirim.
Temelde bu mektuba karşılık yazar:
- Uy sevgili uşağum, Allah'ın selami tabiidur. Mektubumu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum ki, okuman zayuftur, çabuk okuyamazsun...
Benden sana sual edersen, Allahuma pin şükür iyiyum, yeni pir iş buldum. Emrimde 1500'e yakın adam var, hepsi de sessuz sedasuz, kendi hallerinde...
Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum... Geçtiğimiz hafta puraya iki defa yağmur yağdu...
Piri pazartesinden perşembeye öbüri de perşembeden pazara...
Bacın Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midir kiz midir pelli değil, haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum...
Kötü havadisler vardur... Pahriyede askerlik yapan 10 uşağu da kaybettuk.
Pindikleri denizaltu pozulmus, motoru turmuş, inmiş aşağu, denizaltuyu itekleyup, motorunu çalıştırmak istemuşlar..
Temel emicen de tükkan açtu, o da 30'a alduğuni 25'e verir, sürümden kazanıyormuş öyle dedu...
Bizim köye findukçularun Temel'i muhtar seçtuk, akullu uşak da...Geçen gün hepimizu zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel hem akillidur, hem de dürüsttür...
Geçenlerde bir taksinin şoförü köye varmış, muhtarı arıyor, meğer yolda bir tavuk ezmiş sahibini soraymuş.
Muhtar Temel tavuğa pakmiş, ha bu pizden değuldur pizum köyde yassu tavuk yoktir demiş...
Senin küçüğün Ergin çok akullu uşak çıktı. Geçen gün tepeye varmış, elinde bir ip sallayıp duriy. Anan uy usağum ne edeysun orada, demiş.
O da hava durumuna bakayrum demiş.
Çektum oni akşam karşuma, anlat bakayum şu hava durumu işinu dedum.
Anlattu, meğer ip sallanınca havanın rüzgarli olduğuni; ip islanunca da yağmur yağduğuni anlaymiş.
Çok akillu uşak vesselam.
Sen o yaşta böyle akillu değildun.
Senin gönderdiğun resmi alduk, pir yaninda bir Alman herif pir yaninda pir Alman karisi var, ortada da sen.
İyi ki resmin arkasina ortadaki penum diye yazmişsun yoksam tanımayacaktuk.
Yaa işte böyle uşağum. Memleçetten sağa pol pol havadis..
Yeni havadis olursa yine yazarum. Baki hüdaya emanet ol.
Baban
NOT: Mektupa para koyacaktim, ama ...... anan Fadime mektubu kapatmiş.
Parayı koyamadim.Suçu benden değil anandan bil.
FIKRA 17
Öğretmen Temel bir öğrencisi ile hiç anlaşamıyormuş.
''Çocuğa taktı, sınıfta bırakacak'' diyorlarmış.
Temel bakmış ki böyle olmayacak, çocuğu halkın önünde imtihan etmeye karar vermiş. Görsünler çocukmu tembel, kendisimi hatalı.
Halk sıtadta toplanmış. Temel onların önünde çocuğa megafonla sormuş:
- Söyle bakalım, yedi kere yedi kaç eder? demiş.
- Kırkdokuz demiş çocuk.
Bir saniye sonra staddakiler hep bir ağızdan:
- Bir şans daha ver, bir şans daha ver, diye bağırmışlar.
FIKRA 18
Temel tren makinistidir. Birgün son hızla treninin sürmektedir. Bir de ne görsün. Rayların arasında bir küçük çocuk yatmaktadır. Olanca gücüyle sireni çekmiş ve düüüüütttt düüüüüütttt tren düdüğünü öttürmesine rağmen, çocuk raylar arasında yatmaktadır. Tek çare, Tren Takip Merkezini aramış ve haberleşme cihazıyla Tren Takip Merkezi Müdürüyle konuşmaya başlamış:"Karşımda bir çocuk var, raylar arasında yatıyor. Ne yapayım? Çocuğa vurursam bir kişi ölecek, treni tarlaya sürersem, onlarca kişi ölecek." Tren Takip Merkezi Müdürü hızlıca cevap verir:"Hiç düşünme çocuğa vur".
Tren Takip Merkezi Müdürü bir kaç saniye sonra Makinist Temel'i arar: "Ne oldu?" Temel kesik kesik, çok bitkin şekilde ce! vap verir: Ben ağır yaralandım. Sanırım onlarca ölü var."
Tren Takip Merkezi Müdürü sorar:"Ne yaptın, treni tarlaya mı sürdün yoksa". Makinist Temel güçlükle cevap verir: "Evet, tarlaya sürdüm."
Tren Takip Merkezi Müdürü: "Ne yaptın sen, neden çocuğa vurmadın da tarlaya sürdün diye sorar." Makinist Temel Cevap verir:"Ama çocuk tarlaya kaçtı."
FIKRA 19
Temel'in Fadime'si domuz gribine yakalanmış hastaneye kaldırılmış.
Aradan geçen zaman içinde karısı hastalıktan kurtulmuş.
Geçmiş olsun ziyaretine gelen Dursun, Temel'e sormuş:
- Karın nasil oldi Temel, tamamen iyuleştu mi?
Temel kafasını iki yana salayarak:
-Laa, grip geçtu da, domuzluk devam ediiy...
FIKRA 20
Çok ağır bir kalp krizi geçiren Temel, aylarca süren bir dizi önlem ve tedavi sonucu iyileşmiş, taburcu olmadan önce "Sonuçlarınız mükemmel.." demiş doktoru Dursun, "15 yaşındaki bir delikanlının kalbi ne kadar güçlü ise sizinki de öyle.. İsterseniz koşup futbol bile oynayabilirsiniz.."
Temel sevinçle evine gitmiş, Fadimeye "Karicuğum tamamen iyileştum. Bu gece daha evvel hiç yapmadiğumuz şekilde bir 'vahşi aşk'a ne dersun?" demiş. Fadime bir an düşünmüş, "Bilemeyrum.." demiş son derece isteksiz, "Bole bir aşk kalbini zorlayabilur. Ama doktor bir rapor yazıp imzalarsa belki olabilir, riske girmek istemeyrum..!" diye cevap vermiş.
Temel hemen doktoruna koşmuş, durumu anlatmış, "Tabii..Tabii.." demiş doktor Dursun, almış antetli kâğıdını eline başlamış yazmaya..
"Bay Temel benim kontrolümdeki hastamdır. Kalbi son derece güçlüdür. Çılgın, ihtiraslı, heyecanlı bir seksi ne zaman isterse yapabilir.. İmza Dr. Dursun.."
"Tamam oldu işte.." demiş doktor, "Haa.. Bir de Karinizun adı neydi yazıyı ona hitaben yazayum." Diye sormuş Temele. "Boş verun doktor.." demiş Temel sevinçten yerinde duramayarak,
- "Olayı kişiselleştirup kapsaminu daraltmayalım... 'İlgilisune deyun yeter!"
FIKRA 21
Karadenize kıyısı olan ülkelerden birinin başbakanı, Karadeniz gezisinde Üniversiteyi ziyaret etmiş...
Bir sınıfa girerek öğrencilerle tanışmış. Kendince o karizmatik duruşuyla beden dilini de kullanarak bir konuşma yapmış.
Etkili konuştuğunu düşünerek "Sorusu olan var mı?" demiş.
TEMEL; "Ben size 3 soru soracağım." demiş;
1-Bu kadar yıpranmış olmanız gerekirken oylarınız nasıl oldu da arttı?
2-Özelleştirme adı altında bütün önemli kurumları yabancılara sattınız, bunlardan ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerde?
Tam bu sırada zil çalmış. Başbakan, "2.derste devam ederiz" deyip çıkmış.
Derse yeniden girince "nerde kalmıştık" diye sormuş.
Bu sefer DURSUN ayağa kalkmış; "Bizim sorularımızı cevaplayacaktınız" deyince, Başbakan "iyi sor bakalım" demiş.
DURSUN, "Size 5 sorum olacak" :
1-İktidarda yıpranmış olmanıza rağmen oylarınızı nasıl artırdınız?
2-Bütün önemli kurumlarımızı sattınız? ne kadar para kazanıldı?
3-Bu paralar nerde?
4-Tenefüs zili neden yarım saat erken çaldı?
5-TEMEL nerede?
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca